İSTANBUL-CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI YILMAZ’DAN ENFLASYONDA TEK HANE AÇIKLAMASI

İSTANBUL Sanayi Odası Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ‘Bu yıl yüzde 65 civarında gerçekleşeceğimiz enflasyonun kademeli bir halde düşerek 2026 yılında tek haneli sayılara döneceğini öngörüyoruz. Aylık bazda bir ölçü düşmeye başladıö dedi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısı ’21’inci Yüzyılın İleri teknoloji ve Yeşil İktisada Dayalı Endüstrisini Oluşturmak İçin Devlet-Özel Dal İşbirliğini Geliştirmenin Önemi’ ana gündemi ile düzenlendi. İSO’nun Beyoğlu’ndaki merkez binasında gerçekleşen toplantıya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da katıldı.

“20 YILLIK PERİYOTTA ORTALAMA 5.4’LÜK BÜYÜME”

Toplantıda konuşan Cevdet Yılmaz, ‘Türkiye, 20 yıllık periyotta yıllık ortalama 5.4 büyümüş. Dünya büyümesinin aşağı üst 1,8 puan üzerinde bir ortalamayla büyüme kaydetmişiz. 50 yıllık, 100 yıllık perspektiflerle bu cins farklara baktığınız vakit asıl ülkeleri milletlerarası alanda öne çıkaran konunun bu performans olduğunu tabir etmek isterim. Siz yürürken diğerleri da yürüyor. Değerli olan onlara nazaran nisbi pozisyonunuz. Türkiye hakikaten âlâ bir performans sergilemiş durumda. 2020-2022 devrine baktığımızda birikimli olarak dünya yüzde 7 büyümüş, Türkiye tıpkı periyotta yüzde 20’ye yakın büyüme performansı sergilemiş. Son hesaplamalara nazaran 13 bin 800 doları açtığınız vakit yüksek gelirli ülkeler ligine terfi ediyorsunuz, bu süreçte Türkiye düşük orta gelirli ülkeler kategorisinden, orta yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçmiş fakat yüksek gelirli ülkeler ligine şimdi geçebilmiş değiliz” dedi.

“MAYIS AYINDAKİ SEÇİMLE SİYASİ BELİRSİZLİK ORTADAN KALKTI”

Belirsizliğin iktisadın düşmanı olduğunu ve mayıs ayındaki seçimle birlikte siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını, mahallî seçimlerin de makro siyasetleri çok etkilemediğine dikkat çeken Cevdet Yılmaz, ‘Ekonominin en kıymetli boyutu prestijiyle Türkiye farklı bir periyoda girmiş oldu. Özel dalla istişareye büyük ehemmiyet verdik. Makro olarak görünümü nedir diye bakarsanız 4 gaye şekillendirdi. Birincisi afetin yaralarının sarılması ve afet risklerinin azaltılması. Bu çok değerli bir şey. Şubat ayında tarihimizin en büyük sarsıntısını yaşadık. Acil müdahale kısmı bitti fakat asıl iş rehabilitasyon. 100 binlerce vatandaşımıza konut yapıyoruz, bozulan alt yapıyı tamir ediyoruz. Başka yandan bu bölgelerimizdeki sosyo-ekonomik hayatı olağanlaştırmaya ve bu bölgelerimizi üretken hale taşımaya uğraş ediyoruz. Bununla eş vakitli biçimde gelecek afetlerin riskini azaltmaya dönük olarak kentsel dönüşüm başta olmak üzere çeşitli önlemler alıyoruz. Bu kapsamda bütçemize çok önemli kaynaklar koymuş durumdayız. Merkezi idare bütçemizde 762 milyar lira ödenek koymuş durumdayız. Gelecek yıl ki bütçemizde 1 trilyon 28 milyar lira kaynağı ayırmış durumdayız. 3-4 yılık devir itibariyle baktığınızda 3 trilyondan fazla parayı merkezi idare bütçesinden bu alanlara harcamış olacağız. Bunlar hem halkımızın yaralarını saracak hem de Türkiye’yi çok daha inançlı bir halde güçlü bir bünyeyle geleceğe taşıyacak yatırımlar. Bu yıl ve gelecek yıl bütçemizdeki açığı bu yüzden bir ölçü artırıyoruz. Olağanda 3-3 buçuk civarında seyreden açık, bu yıl ve gelecek yıl için 6,4 civarında kestirim ediliyor. Yüklü yük bu yıl ve gelecek yıl. Türkiye, bu 2 yıl süreksiz olarak, bütçemizde yapısal bir bozulmaya yol açmadan, sarsıntı harcamalarının âlâ tarafı bu, tek seferlik harcamalar, her yıl 40 sene devam edecek tipten harcamalar değil. Yatırım niteliğinde harcamalar. Sonuç itibariyle ülkemizin geleceğine yapılmış harcamalar. Bu yıl ve gelecek yıl tahminen bizi biraz bütçe açısından yoracak ancak ülkemizi çok daha inançlı formda geleceğe taşıyacak yatırımlar. Orta Vadeli Programımızda ve bütçemizde de buna büyük bir tartı vermiş durumdayız” sözlerini kullandı.

“ENFLASYONUN 2026 YILINDA TEK HANELİ SAYILARA DÖNECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ”

Yılmaz, ‘İkinci temel maksadımız makro ekonomik ve finansal istikrarın sağlanması enflasyonun orta vadede tek haneli sayılara tekrar düşürülmesi. Muhakkak risklerimizi azalttık, döviz rezervlerimizde büyük bir artış sağlandı. Hem döviz riskini hem bütçe riskini azaltıcı önlemler aldık. Bunun sonucundadır ki ülkemizin risk primlerinde bir düşüş ortaya çıktı. Son periyotlarda 340’lara kadar gerilediğini görüyoruz. Bu yıl yüzde 65 civarında gerçekleşeceğimiz enflasyonun kademeli bir formda düşerek 2026 yılında tek haneli sayılara döneceğini öngörüyoruz. Aylık bazda bir ölçü düşmeye başladı. Yıllık tesirini gelecek yılın ortalarından itibaren göreceğiz yeni siyasetlerin. Zira yüksek baza girmiş sayılar var. Bu hususları çalışırken Merkez Bankamızla birlikte çalışarak belirli bir anlayış birliği içinde hareket ediyoruz. Herkes kendi alanında son yetkiye elbette sahip. Bütün dünyada olduğu üzere bizde de para siyaseti, maliye siyaseti ve yapısal ıslahatlar, bu 3 alanın uyumu da çok kıymetli. Bütün bu istikrarı, gelişmeleri ne için işitiyoruz’ Ülkemizin refahını, katma pahasını iktisadını sürdürülebilir, istikrarlı biçimde büyütmek için istiyoruz. Enflasyonu düşürmemiz bu perspektifimize de güç veriyor. Meçhullüğü azaltarak, ön görülebilirliği artırarak enflasyondaki düşüş, makro istikrardaki kuvvetlenme büyüme perspektifimize güç veriyor” diye konuştu.

“TÜRKİYE YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNE ADIM ATMIŞ OLACAK”

Yılmaz, ‘IMF varsayımlarına nazaran ortalama 3 civarında bir büyüme görünüyor dünyada. Geçen yıl 906 milyar dolarmış ulusal gelirimiz, bu yıl 1 trilyon 67 milyar diye kestirim etmişiz. Şu an 12 ay geriye gittiğimiz vakit, 12 aylık ulusal gelirimiz 1 trilyonu aşmış durumda hali hazırda. Muhtemelen 1.1 trilyona yakın, o civarda bir ulusal gelire ulaşmış olacağız. Bu da kişi başına gelirimizi 10 bin 659 dolardan 12 bin 415 dolar düzeylerine getirmiş olacak. Periyot sonunda 1.3 trilyonluk bir iktisat olmayı hedefliyoruz. Kişi başına gelirimizin de 14 bin 855 dolara nominal dolar bazında 15 bin dolarlara yakınsamasını bekliyoruz. Bu ne demek, yüksek gelirli ülkeler ligine terfi etmek demek. Memleketler arası eşik 13 bin 800 dolar. Bu eşiği aşarak Türkiye yüksek gelirli ülkeler ligine alt sıralardan da olsa adımını atmış olacak. Ortalama büyümemizin bu devir yüzde 4,5 civarında olmasını hedefliyoruz” dedi.