CHP Pm Üyesi Baran Bozoğlu, İklim Değişikliği Konusunda Uyardı: En Çok Etkilenecek Vilayetler İstanbul ve İzmir. İki Vilayette Afetlerin Bir Yıllık Maliyeti…

HABER: TAMER ARDA ERŞİN- KAMERA: DURSUN ALKAYA

CHP Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan sorumlu Parti Meclisi üyesi Baran Bozoğlu, Türkiye’nin iklim değişikliği siyasetinin olmadığına dikkat çekerek, önümüzdeki yıllarda iklim krizinden kaynaklı yaşanabilecek etraf felaketlerine karşı şimdiden tedbir alınması gerektiğini söyledi. Bozoğlu, “Avrupa’daki 19 kent incelendiğinde iklim krizinden en çok etkilenecek birinci 3 kent içinde birinci sırada İstanbul, üçüncü sırada İzmir yer alıyor. 2030 yılında yılda ortalama 201 milyon dolar iklim krizi kaynaklı afetlerin olacağını İstanbul’da biliyoruz. Yaklaşık 130 milyon dolar 2030 yılında İzmir’de felaketlerin olacağını, bu türlü bir maddi kaybın olacağını biliyoruz. 2100 yılında bu artarak devam edecek. Milyar dolarları bulacak. Münasebetiyle yaşanan bu kriz ekonomik olarak da Türkiye’ye büyük bir yük oluyor artık. Fakat bugün atılacak adımlar, iklim değişikliğine ahenk konusunda yapılacak çalışmalar bu riskleri azaltacaktır. Biz CHP olarak bu mevzuda belediyelerimizde çalışmaları başlattık” dedi.

CHP Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan sorumlu Parti Meclisi üyesi Baran Bozoğlu, Türkiye’nin iklim değişikliği haritası ve CHP’nin siyasetleri ile ilgili ANKA’ya değerlendirmelerde bulundu. Bozoğlu, yaz aylarında yaşanan yangınların ve kış aylarındaki sel felaketlerinin 21’inci yüzyıl Türkiye’sine yakışmadığını tabir ederek, şunları söyledi:

“TÜRKİYE ŞU ANDA İKLİM KRİZİNE HAZIR DEĞİL”

“İklim krizi aslında, bütün milletlerarası raporlarda ve Türkiye’nin kendi raporlarında da olan bir gerçeklik. Şu an dünyada en çok etkilenecek coğrafyaların başında Anadolu coğrafyası geliyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz iklim krizinden en çok etkilenin ülkelerin başında yer alıyoruz… Ne yazık ki hala 21’inci yüzyılda vatandaşlarımızı hava olayları nedeniyle kaybediyoruz. Hayatlarını yitirmeleri ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Türkiye’nin bu manada sahiden kâfi adımları atmadığını da söyleyebiliriz. Yalnızca Etraf Bakanlığı’nın yanına iklim değişikliğini ekleyerek, bakanlığın ismini değiştirerek, sıkıntıları çözmek mümkün değil. Avrupa Birliği’nin İlerleme Raporu’na dahi yansımış bilgiler var. Şu an Türkiye’nin iklim krizi ile gayrette kesinlikle ve kesinlikle ahenge odaklanması gerekiyor. Ahenk siyasetlerini ortaya koyması gerekiyor. İklim krizinden nasıl en az etkilenecek çalışmaları uygulaması gerekiyor. Lakin gelin görün ki Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda bile Türkiye’nin bir iklim değişikliğine ahenk siyasetinin ve uygulamasının olmadığını yazıyorlar. Bunu her platformda lisana getiriyorlar. Türkiye şu anda iklim krizine hazır değil. Kentte ve kırda bu sorunlar artarak devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Trabzon’da, Kastamonu’da vatandaşlarımızın hayatlarını kaybettiği durumlarla karşı karşıya kaldık. Bu yıl yeniden birebir durumu yaşıyoruz. Bu nedenle biran evvel iklim değişikliğine ahenk hareket planını ortaya koyması gerekiyor Türkiye’nin, bu bahiste bütçe ayırması gerekiyor. Kentte ve kırda kesinlikle ve kesinlikle belediyelerin, mahallî idarelerin, valiliklerin bir arada çalışması gerekiyor. Siyaset üzerinden, yalnızca CHP’li belediyeler olduğu için dayanak vermemek üzerinden siyaset uygulandığı vakit da tahlil üretmekten uzaklaşılıyor. Kenti yöneten bütün akılların ortak hareket etmesi gerekiyor. İklim krizine karşı gayrette merkezi hükümetin ve belediyelerin birlikte çalışacağı bir pratiği ortaya koymamız gerekiyor. Bu dayanağın sağlanmadığını görüyoruz, üzülerek.

“İKLİM KRİZİNDEN EN ÇOK ETKİLENECEK VİLAYETLER İSTANBUL VE İZMİR”

Şu anda yapılan araştırmalarda bilhassa Avrupa’daki 19 kent incelendiğinde iklim krizinden en çok etkilenecek birinci 3 kent içinde birinci sırada İstanbul, üçüncü sırada İzmir yer alıyor. 2030 yılında yılda ortalama 201 milyon dolar iklim krizi kaynaklı afetlerin olacağını İstanbul’da biliyoruz. Yaklaşık 130 milyon dolar 2030 yılında İzmir’de felaketlerin olacağını, bu türlü bir maddi kaybın olacağını biliyoruz. 2100 yılında bu artarak devam edecek. Milyar dolarları bulacak. Hasebiyle yaşanan bu kriz ekonomik olarak da Türkiye’ye büyük bir yük oluyor artık. Ancak bugün atılacak adımlar, iklim değişikliğine ahenk konusunda yapılacak çalışmalar bu riskleri azaltacaktır. Biz CHP olarak bu mevzuda belediyelerimizde çalışmaları başlattık. Hem altyapı konusunda çalışmalar yapıyoruz hem toplumsal siyasetler konusunda çalışmalar yapıyoruz. Lakin bunu tek başına yapmak sahiden epey sıkıntı. Hükümetin de kesinlikle takviye vermesi efor harcaması gerekiyor. 21. yüzyıl Türkiyesi’nde artık vatandaşlarımızın hava muhalefetinden hayatlarını kaybetmeyeceği bir hayatı sağlamak gerekiyor. Genel liderimiz da iklim değişikliğine büyük kıymet veriyor. Münasebetiyle adayların belirlenmesi sürecinde de iklim değişikliğine dair, etraf siyasetlerine dair dirençli kentlerin hayata geçirilmesine dair değerlendirmelerimiz olacak. Mahallî idare seçimlerinden sonra da belediyelerimizi izleyeceğiz. Gözümüz belediyelerimizin yaptığı çalışmaların üzerinde olacak. Güzel yapılan çalışmaları destekleyeceğiz, eksik yapılan çalışmaları da teşvik edeceğiz. Sel baskınlarıyla, nasıl uğraş ettiğimizi, iklim krizinin tesirleriyle nasıl uğraş ettiğimizi de tüm dünyaya, Türkiye’ye göstereceğiz.”

“BİLİMSEL VE TEKNİK BİLGİ İLE SÜRECİ YÖNETMEYİ HEDEFLİYORUZ”

Bozoğlu, CHP’nin iklim değişikliği ve etraf konusunda atacağı adımlar ve uygulayacağı yeni siyasetler ile ilgili de şu bilgileri verdi:

“İklim değişikliği ve etraf konusunda CHP’nin çok önemli bir birikimi var. Bilhassa bu birikim, sivil toplum kuruluşları ile kurulan bağlar üzerinden geliyor. Biz, bilimsel ve teknik bilgi ile süreci yönetmeyi hedefliyoruz. Önceliğimiz bu. Yani bilimin, tekniğin ve teknolojinin olduğu alanlarda ülkemizin sürdürülebilir kalkınma perspektifinde gelişmesini istiyoruz. Gayemiz kalkınırken, büyürken, güçlenirken tıpkı vakitte işçileri artta bırakmayan, doğayı geride bırakmayan, tabiat ile uyumlu bir kalkınma siyasetini hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Sorunun ekonomik boyutları olduğunu çok yeterli biliyoruz. Bilhassa Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu yeşil mutakabat kavramı üzerinden ihracatımızın ve üretimimizin riske girdiği bir periyottan geçiyoruz. Sonda karbon vergisi uygulamaları üzere Türkiye ihracatına olumsuz tesiri olacak olan bir ekip düzenlemeler, memleketler arası alanda etraf ve iklim siyasetleri üzerinden yapılıyor. Hasebiyle biz sıkıntıyı buradan okuyoruz. Türkiye’nin etraf ve iklim siyasetlerini ihracat, üretim ile temaslı biçimde değerlendirmeyi önemsiyoruz.

Belediyelerimizin yaptığı etraf ve iklim konusundaki çalışmaları, aylık olarak raporlar ile kendilerinden talep edeceğiz. Bunları da kamuoyu ile paylaşacağız. Eksik olan mevzularda projeler üreterek onların bu bahiste güçlenmesini sağlayacağız. Öte yandan bilhassa sivil toplum kuruluşlarıyla, mahallî hareketlerle, vatandaşlarla sıkı bağlarımızı geliştireceğiz, oradan gelen bilgi ve talepleri onlara da yanlışsız politik ve teknik bilgi aktararak devam ettirmeyi hedefliyoruz.

“DÜNYA DEĞİŞİYOR, DÖNÜŞÜYOR. CHP DEĞİŞİYOR, DÖNÜŞÜYOR”

Dünya değişiyor, dünya dönüşüyor, CHP değişiyor ve dönüşüyor. Biz bu değişim ve dönüşümü, tabiata saygılı, beşere saygılı, kentte ve kırda insanca hayat şartlarının olduğu, insanların pak hava soluduğu, insanların musluğundan pak su içtiği bir Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşması için emek vereceğiz. Toplumun bütün bölümlerini sanayicileri, emekçileri, köylüleri bu işin içine katarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.”