Fırtına Sonrası Pinalar Balıkesir Kıyılarına Vurdu

AKDENİZ’in en büyük çift kabuklusu olup, 1 saatte 6 litre deniz suyunu süzdüğü için müsilajla gayrette faal rol oynayan pinalar, fırtına sonrası Balıkesir’de kıyılara vurdu. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Niye daima pinalar kıyıya vurdu? Zira konukların ayağına yosun değecek diye çayırları söktük. Çayırları sökünce, dalganın şiddetini azaltacak bir yastık misyonu gören deniz çayırları, ortadan kalktı. Pina ne yapsın? Pina, o şiddetli dalgaya karşı nasıl tutunsun” dedi.

Türkiye’nin birçok yerinde tesirli olan, Marmara Bölgesi’nde de hafta sonu kuvvetini artıran fırtına, birtakım deniz canlılarını da olumsuz etkiledi. Marmara Denizi’ni müsilajdan kurtarmak üzere Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nce yürütülen ‘Marmara’nın Umudu Pina’ projesine mevzu olan ve 1 saatte 6 litre deniz suyunu süzerek, müsilajla gayrette birinci sırada yer alan pinalar, Balıkesir’in Erdek ilçesi oteller bölgesi ile Düzler Kıyısı’nda toplu halde kıyıya vurdu. Denizde doğal filtre vazifesi gören pinaların kıyıya vurması, telaş yarattı.

‘FIRTINA DENİZ İÇİN NİMET’

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof Dr. Mustafa Sarı, fırtınanın deniz canlıları için ehemmiyetine dikkat çekerek, “18-19 Kasım’da bir fırtına yaşandı. Hem bölgemizde hem ülkemizin öteki yerlerinde. Önemli can ve mal kayıpları ortaya çıktı. Fırtına esnasında doğal olarak denizde dalgalar yükselir. Fırtına demek, deniz için nimet demek. Denizin yüzündeki sularla, yüzeydeki sularla, tabandaki sular karışıyor. O karışım denizin zenginleşmesine, tabanda, ışıksız bölgedeki besinlerin yüzeye çıkmasına neden oluyor. Onun için bundan, denizdeki bu karışımdan her vakit memnunuz” dedi.

‘ÇAYIRLARI SÖKTÜK, PİNALAR TUTUNAMADI’

Ancak deniz tabanındaki pinaların, deniz çayırlarına tutunarak yaşadığını, çayırların yok edilmesinden ötürü kıyıya vurduklarını söyleyen Prof. Dr. Sarı, “Fırtına olduğu vakit, dalgalar yükseldiğinde, kıyısal bölgede, sığ bölgede, daha evvelden ölmüş olan pinalar yahut hala canlı fakat deniz çayırı üzere alanların muhafazasından yoksun kalmış olan pinaları sökerek kıyıya yanlışsız atıyor. Şu anda, fırtına esnasında karşılaştığımız durum da bununla ilgili. Pinaların kıyıya vurduğu bölge, aslında deniz çayırlarının çokça bulunduğu bir bölge. Lakin niçin daima pinalar kıyıya vurdu? Zira konukların ayağına yosun değecek diye çayırları söktük. Çayırları sökünce, dalganın şiddetini azaltacak bir yastık vazifesi gören deniz çayırları, ortadan kalktı. Pina ne yapsın? Pina, o şiddetli dalgaya karşı nasıl tutunsun” diye konuştu.

‘DENİZ ÇAYIRLARINI KORUYALIM’

Akdeniz’de endemik bir cins olan, Cebelitarık Boğazı ile İstanbul Boğazı ortasında yaşayan pinaların, ömür müddetlerinin 50 yıl olduğunu belirten Prof. Dr. Sarı, 120 santim boya kadar ulaştığını söyledi. Deniz kıyısından başlayıp, 60 metre derinliğe kadar inen pinaların en ağır bulunduğu yerlerin deniz çayırları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, “Bu durum aslında bize denizin kıyısal bölgesini müdafaamızın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Bu kadar çok pinanın ölmüş olmasından ötürü üzgünüm. Ancak kamuoyunun geçmiş yıllarda hiç dikkatini çekmeyen, daha evvelki fırtınalarda hiç dikkatini çekmeyen pina konusu, artık dikkat çekmeye başladı. Daha çok bilginin yayılmasına muhtaçlığımız var. Şayet bir dahaki fırtınada kıyıya daha çok pina vurmasın istiyorsak, pinalar ölmesin istiyorsak, deniz çayırlarını koruyalım. Denizi kirletmeyelim. Kıyısal alanları doldurmayalım. Yürüyüş yapacağız diye, yürüyüş yolları yapacağız diye, denizin gücünü atacağı bölgelere, duvarlar, setler çekmeyelim” dedi.