Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş Regaib Gecesi’nde konuştu

Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, “Bütün karanlıkları aydınlığa çevirecek ve bütün acıları dindirecek yegane güç, tüm kainatın sahibi olan Büyük Rabb’imizdir. O’nun inayetiyle idrak edeceğimiz Regaib Gecesi’ni kapsamlı bir tefekküre vesile kılarak, Rabbimize, kendimize ve bütün mahlukata karşı sorumluluklarımızı yine gözden geçirmeliyiz.” sözlerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya nazaran, Erbaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) dün açılışı yapılan Dr. Suat Günsel Mescidi’nde düzenlenen Regaib Gecesi özel programına katıldı.

Burada konuşan Erbaş, mübarek bir vaktin içinde kutlu bir geceyi idrak ettiklerini belirterek, bunun bütün İslam alemi ve bütün insanlık için hayırlar getirmesi temennisinde bulundu.

“Bizleri bir sefer daha Regaib Gecesi’ne kavuşturan, üç aylara ulaştıran lütuf ve ikram sahibi Rabb’imize sonsuz hamd-ü senalar olsun. Büyük Mevla bu vakitleri hakkıyla yaşamayı, Ramazan’a ulaşmayı, bayrama kavuşmayı hepimize nasip eylesin.” halindeki görüşlerini lisana getiren Erbaş, şöyle devam etti:

“Hazreti Peygamber’in, Recep ayı girdiği vakit ‘Allah’ım. Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.’ ya Rabbi, Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl, bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır. Rabbim dualarımızı kabul eylesin inşallah.”

“Bazı gün ve geceler vardır ki taşıdığı mana bakımından özel değere sahiptir”

Erbaş, Müslümanlar için bütün vakitlerin kıymetli olduğunu, Allah’ın isteğini kazanmak gayesiyle kulluk şuuru içerisinde yaşanması gerektiğini belirterek, “Ancak birtakım gün ve geceler vardır ki taşıdığı mana bakımından özel bir değere sahiptir. Bu kutlu, mübarek vakitler, yaratılış gayemizi idrak etmek için büyük bir fırsattır. Mübarek günler ve geceler hayatımızı muhasebe etmek, Rabbimizle münasebetimizi gözden geçirmek için büyük bir nimettir. Hayatın meşgalesi içinde unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz bedelleri hatırlamak için kıymetli bir imkandır.” diye konuştu.

İnsanın istek ettiği şeylerin, Allah katındaki değerini gösterdiğini yani insan neye niyet ve istek ederse Allah katında değeri ve derecesinin ona nazaran belirleneceğini anlatan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Eğer Kur’an’a, yeterliliklere, ibadetlere, hayır hasenata ilgi edersek, Allah katındaki derecemiz yükselir. İbadetlerle, hayır hasenatla, tövbe istiğfarla Allah’ın rahmetine ve mağfiretine ulaşırsınız. Allah da sizlere mükafat olarak cennetini nasip eder. Allah hepimizi bu türlü kullarından, cenneti kendileri için hazırladığı müttakilerden olmayı nasip eylesin.

“Tüm istek ve dileğimizi Rabb’imize ve O’nun isteğine yöneltelim. Hayatımızı, davranışlarımızı ve istikametimizi kapsamlı bir muhasebeye tabi tutalım. Hazreti Ömer’in dediği üzere ‘Hesaba çekilmeden evvel kendimizi hesaba çekelim.’ Mahşerde mizana bırakmadan amellerimizi kendimiz bu dünyada tartalım. Her gün kendimizi muhasebeye çekelim. Terazinin bir kefesine kendimizi, öbür kefesine amellerimizi koyalım. Sanki amellerimiz Rabb’imizin isteğine uygun mu değil mi, bunu gözden geçirelim.”

“Bütün acıları dindirecek yegane güç tüm kainatın sahibi olan Aziz Rabb’imizdir”

Erbaş, mübarek gecede Müslümanların, Allah’ın buyruk ve yasaklarına karşı hassaslığını yine gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.

Müslümanların üç aylara hüzünlü olarak girdiğine dikkati çeken Erbaş, insanlık onuru, hukuk ve ahlaki bedellerin hiçe sayıldığı, her türlü şiddetin yaygınlaştığı, zalimler ve zulümlerin çoğaldığı bir periyoda şahitlik edildiğini bildirdi.

Mescid-i Aksa’ya baskınlar yapılarak insanların özgürlüklerinin ellerinden alındığını, saf beşerler, bebekler, bayanlar ve yaşlıların dünyanın gözü önünde katledildiğini söyleyen Erbaş, kendisini dünyanın efendisi üzere gören bir zihniyetin, haksız, hukuksuz ve insafsız taarruzlarla Filistinlileri topyekun soykırıma maruz bıraktığını lisana getirdi.

Erbaş, şunları kaydetti:

“Bütün karanlıkları aydınlığa çevirecek ve bütün acıları dindirecek yegane güç, tüm kainatın sahibi olan Şanlı Rabb’imizdir. O’nun inayetiyle idrak edeceğimiz Regaib Gecesi’ni kapsamlı bir tefekküre vesile kılarak, Rabb’imize, kendimize ve bütün mahlukata karşı sorumluluklarımızı yine gözden geçirmeliyiz. Yaşadığımız her türlü zorluktan ve kahırdan bir çıkış yolu açması için bütün rağbetimizi Rabb’imizin isteğine yöneltmeliyiz.

Bu gece, yeryüzündeki bütün pak, mahzun ve mazlum gönüller ismine kalplerimizi semaya açalım. Ellerimizi semaya açalım, dualar edelim. İnsanlığın huzurunu tehdit eden her türlü şiddetin ve zulmün son bulması için ihlas ve içtenlikle Ulu Rabb’imize yalvaralım, yakaralım, niyazda bulunalım.”