Akşener, Çanakkale’de: “Hür ve Müstakil Olarak Seçime Gitme Kararı Aldık.

Haber: BECERİKLİ BAĞIŞ/ Kamera: ÜNAL AYDIN

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Çanakkale Teşkilat Buluşması’nda; “Bugün anlatamadığımız bir bahis ile tekrar karşı karşıyayız. Biz hür ve müstakil olarak mahallî seçimlere gitme kararını Genel Yönetim Kurulu’muzun kararı ile aldık. Hatta 5 arkadaşımız farklı bir fikirde, birinin oy hakkı yoktu başka 4 arkadaşımız fikirlerini açık bir biçimde söylediler, onlar o fikirlerini anlattılar biz de alkışladık. Harikulade bir şey bu. Öteki siyasi partilerde olup bu seçimlerde bizle birlikte olan arkadaşlarımız diyor ki ‘Ben bu türlü bir istişare sistemi hiç görmedim.’ Herkesin rahat rahat konuştuğu, oyunu da kendi inancına, doğrusuna, hakikatine nazaran oy kullandığı bir sistemimiz var. Genel Lider olarak ben bu çeşit yerler asla oy kullanmıyorum. Sonuçta bir karar alındı bakın oy birliği ile almadık oy çokluğuyla aldık. Bu çerçeve içinde hür ve müstakil olarak seçime gitme kararı aldık. O günden beri hem yandaşı hem candaşı bizi topa tuttular. Bizim bunlardan rastgele bir halde etkilenmemiz mümkün değil” dedi. Akşener, Çanakkale Belediye Meclisi UYGUN Parti Küme Lider Vekili Burak Kunt’un GÜZEL Parti Çanakkale Belediye Lider adayı olduğunu açıkladı.

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, 31 Mart 2024 mahallî seçimleri için başlattığı vilayet seyahatlerine bugün Çanakkale ile devam etti. Akşener, Çanakkale Belediye Meclisi UYGUN Parti Küme Başkanvekili Burak Kunt’un, DÜZGÜN Parti’nin Çanakkale Belediye Lider adayı olduğunu duyurdu.

“AYNI GÜNLERİN ÖTEKİ BİR VERSİYONUNU YAŞADIĞIMIZ AÇIK”

Kürsüye çıktığı sırada, Çanakkale Türküsü çalınınca, “Esasında hiçbir şeyi konuşmadan inmem lazım. Neleri neleri hatırlardım. Burada bulunan, çabucak hemen herkes de onları hatırladı. Parasını ödemiştik, imece yöntemi ödemiştik, ‘Dediler ki iptal ettik.’ İçeride, herkes oturmuştu. ‘Çıkın’ dediler. Bizimkiler inat, çıkmadı. Elektrikler kesildi, işte elimdeki şu şeyle (megafonu göstererek) konuştum. Bana geçmişi hatırlattınız. Fakat birebir günlerin öteki bir versiyonunu yaşadığımız açık. Dediniz ki ‘Bununla (megafonu göstererek) konuşmaya devam.’ Bize maraza yarıyor” dedi.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak konuşmasına devam eden Akşener, “Bir öğretmen olarak bugünkü meslektaşlarımın, Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Lakin maalesef bizlerin imkanlarına onların sahip olmamasını bugünkü iktidarı kınayarak, bu imkanların öğretmen arkadaşlarımla verilmesini talep ederek… Madem cumhuriyetimizin 100. yılı idrak ediyoruz, 100 bin öğretmen derhal tayini yapmalarını ve öğretmenlerimizin hakkını hukukunu müdafaalarını talep ediyor, tekrar öğretmenler günü kutlu olsun diyorum” diye konuştu.

“YAHU ARKADAŞ HER ŞEY OLDUM DA BİR MERAL OLAMADIM”

Sahneye çıktığında Çanakkale Türküsü’nün çaldığını hatırlatan Akşener, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Çanakkale’de içinde vurdular beni’, yanlışsız Çanakkale şehitler diyarı, Çanakkale geçilmezin mimarı, inşallah GÜZEL Parti de geçilemeyecek. Buradan başlamıştık. Bugün buradan başlıyoruz. Çanakkale’den başlamıştık bugün tekrar birinci gün Çanakkale’den başlıyoruz… Türk Milleti, daima birinci önceliğimiz oldu… Ömrüm benim otoriteyle, ahlaksızlıkla, abidik-gubidik işlerle gayretle geçti. Mesela başörtüsü yasağı olmuştu biz üniversitede hoca iken, ben kız öğrencilerimi baş örtülü olarak sınıfa alırdım, soruşturma geçirirdim. Lisede öğretmendim, o meşhur 1982 Anayasasına hayır verdim. O denli bir zarfla verilmişti ki attığın oy belirli oluyordu, hayır oyunu koyduğum için muhakkak oldu soruşturma geçirdim. Siyasete atıldım, Yanlışsız Yol Partisi üzere halim selim, makul bir siyasi partide siyasete başladım. Girdiğim günden sonuna kadar her günüm olayla geçti. 28 Şubat’ı yaşadık, Susurluk’u yaşadık. Susurluk konularının olduğu vakit ben üniversitede hocayım, ‘her şey oldum.’

O vakit HDP’li diyelim, bir kişi bana dedi ki ‘Başkanım sizin vaktinizde üniversitede talebeydim, polisleriniz beni bir dövdü bir dövdü…’ Kaç tarihi? Oysaki 84 imiş. Yani ebedi İçişleri Bakanı üzere lanse edildim. Ergenekon davaları başladı, bu sefer de Ergenekon’cuların yanında, Ergenekon şemasının başında yer aldım. Yahu arkadaş her şey oldum da bir Meral olamadım…

“GÖREV, PARA PUL, PRESTİJ İÇİN MİLLETİNİ, MEMLEKETİNİ ZORA DÜŞÜRMEYECEK DÜŞÜRMEYE KALKIŞANA DA MANİ OLACAK İNSANLARDAN OLUŞAN BİR SİYASİ PARTİ”

Eğer siz hakkın, hakikatin ve zayıfın yanındaysanız başınız kederden kurtulmuyor. Biz bu ülkenin insanlarını çok sevenler bir ortaya geldik. Kimimiz kentli kimimiz köylü, kimimiz iş insanı kimimiz emekçi, kimimiz konut bayanı kimimiz meskene paklığa giden bayan personel…Türkiye’nin her bir toplumsal bölümünden insanların bir ortaya gelerek buluştuğu tek parti GÜZEL Parti’dir. Bu türlü insanların bir ortaya gelişi doğal olarak çok kolay olmuyor. Birbirini denetim eden, takip eden, dayanak çıkan lakin birebir vakitte yanlış yapıldığında evvel uyaran sonra gereğini yapan insanlardan oluşan bir siyasi parti. Yani ne demek istiyorum? Mansıp, misyon, para pul için milletini, memleketini zora düşürmeyecek düşürmeye kalkışana da pürüz olacak insanlardan oluşan bir siyasi parti. İftiralara dimdik duran ve her türlü eziyete göğüs geren insanların oluşturduğu bir siyasi parti… Bu bir psikoloji, bu bir sosyoloji. Bu bir siyaset değil.

“BUGÜNE KADAR BANA VE SİZLERE YAPILAN TEKLİFLERE EVET DESEYDİK BU EZİYETLERİ ÇEKER MİYDİK? ÇEKMEZDİK”

Memleketin ve milletin faydasına olan her şeyde kendimizden vazgeçebiliyoruz. Buna karşılık memleketin, milletin ziyanına olan her bir bahiste hangi teklifi alırsak alalım ben başta olmak üzere her birimizin reddettiği dimdik, dosdoğru beşerler. Münasebetiyle geçimsiziz biz. Soru şu; bugüne kadar bana ve sizlere yapılan tekliflere evet deseydik bu eziyetleri çeker miydik? Çekmezdik… YETERLİ Parti bu demek.

İki tarafın da bizden istediği; hiçbir bahiste memleket faydasına değilse evet demeyen insanlarsınız. Bunu anlatamadık yıllardır. Biz bunu anlatamadık. Bizim kuruluş hedefimiz bu memlekete hizmet etmekti. Tekrar bu milletin refahı, ferahı için kendimizden feragat etmekti, fedakarlık etmekti… Bu kavramların çok kıymetli olma sebebi çok manalı ve çok hakkaniyetli ve hakikat olmasıdır. Hak ve hakikat çok kıymetlidir. Bu birebir vakitte Hakk’ın yanında olmaktır.

“O GÜNDEN BERİ HEM YANDAŞI HEM CANDAŞI BİZİ TOPA TUTTULAR. BİZİM BUNLARDAN RASTGELE BİR HALDE ETKİLENMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

Bugün anlatamadığımız bir husus ile tekrar karşı karşıyayız. Biz hür ve müstakil olarak lokal seçimlere gitme kararını, Genel Yönetim Kurulu’muzun kararı ile aldık. Hatta 5 arkadaşımız farklı bir fikirde, birinin oy hakkı yoktu; öbür 4 arkadaşımız fikirlerini açık bir halde söylediler, onlar o fikirlerini anlattılar biz de alkışladık. Dayanılmaz bir şey bu. Öteki siyasi partilerde olup, bu seçimlerde bizle birlikte olan arkadaşlarımız diyor ki ‘Ben bu türlü bir istişare düzeneği hiç görmedim.’ Herkesin rahat rahat konuştuğu, oyunu da kendi inancına, doğrusuna, hakikatine nazaran kullandığı bir sistemimiz var. Genel Lider olarak ben bu tıp yerlerde asla oy kullanmıyorum. Sonuçta bir karar alındı. Bakın oybirliği ile almadık oyçokluğuyla aldık…

Bu çerçeve içinde hür ve müstakil olarak seçime gitme kararı aldık. O günden beri hem yandaşı hem candaşı, vallaha bizi topa tuttular. Bizim bunlardan rastgele bir biçimde etkilenmemiz mümkün değil. Türkiye genelindeki hiçbir UYGUN Partilinin bundan etkilenmesi mümkün değil. Tam bilakis irademizi kavileştirir.

“DEVLETİN HİÇBİR ALANIYLA DENEYİMİ OLMAYAN, RASTGELE BİR FİKRİ OLMAYAN İNSANLARIN MAALESEF ÜZERİMİZDE YAPTIĞI BİR RUHSAL SAVAŞLA BAŞ BAŞAYIZ. BEN DE DİYORUM VIZ GELİR TIRIS GİDER”

Böyle bir sistemin içinde elbette ki eller yapının içine sokulacaktır. Bir ruhsal harp elbette uygulanacaktır. O denli palavralar dönüyor ki hayretler içinde kalıyorum. Mesela ben bir arkadaşıma ‘Devletimin benden son istediğini yerine getirmişim’ demişim. Basının huzurunda hepinize söyleyeyim: Benim ailemden, bize gelen bir talimat vardır. Ferdî sırrı olan meşhur olamaz. Tamam. Yamuğu olan bunu yapamaz. Benim saklım yok. Devletim benden bir şey istemiş olsa var ya sevinçle anlatırım.

Mesela, bana devletimizin bir kurumu fotoğraflar gönderdi bir vakitler, 2018’de. Partimiz yeni kurulmuş, titrek bir vaktimizde. SADAT’ın kamplarıyla ilgili fotoğraflar gönderdi. Ben de bunu Sayın Hürmet Öztürk üzerinden kamuoyuyla paylaştım. Mahkemelik olduk, savcı beyefendi beni çağırdı söze, dedim ki; ‘Gördüm lakin size vermiyorum, size göstermiyorum da… Zira hangi kurumdan geldiğini anlarsınız.’ Zira o bilgiydi lakin gayrı resmi bilgiydi… Türkiye’nin hiçbir geleneğiyle, devletin hiçbir alanıyla deneyimi olmayan, rastgele bir fikri olmayan insanların maalesef üzerimizde yaptığı bir ruhsal savaşla baş başayız. Ben de diyorum vız gelir tırıs sarfiyat.

“TÜRKİYE’DE OLAN HER BİR HADİSENİN BAŞIMIZA FATURA EDİLDİĞİ, EDİLECEĞİ BİR TÜRKİYE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ ZİRA UYGUN PARTİ’DEN, MERAL AKŞENER’DEN KORKUYORLAR. VE KORKMALILAR”

2018’de tekrar HDP’nin kıymetli isimlerinden birisi televizyona çıktı benim faili meçhulcü olduğumu söyledi. Ben kendisini aradım, eşi öldürülmüş bir hanım. Dedim ki eşiniz kaç tarihinde öldürüldü. Söylediği tarihte ben üniversite hocayım. Türkiye’de olan her bir hadisenin başımıza fatura edildiği, edileceği bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Zira DÜZGÜN Parti’den, Meral Akşener’den korkuyorlar. ve korkmalılar.

“İKİ TARAFTA GÜZEL PARTİ’YE HAKARET ETMEYE, SİZLERE, BANA ÇAMUR ATMAYA DEVAM EDİYOR. BÜYÜK BİR BASKI, TAZYİK VAR”

Bunları şunun için anlattım, çok daha güç günler bekliyor bizi. Hür ve müstakil olarak seçime gireceğimiz öğrendiği andan itibaren bütün yandaş medya yani sarayı destekleyen medya ateş ediyor. Olağan kaidelerde güzellerine gitmesi gerekmiyor mu? Candaş medyanın, kelamda muhalif medyanın tabiriyle biz Cumhur İttifakı’na yanlıyor olmuyor muyuz, onların argümanıyla. Öyleysek bunlar niçin sövüyor kardeşim? Ne için onlar da bizim hür ve müstakil olarak seçime gitmemizi istemiyor da Millet İttifakı kayboldu, ittifak diye bir kavram gitti orada olmamızı, orayla yol yürümemizi istiyor, ne için?

İkinci şey şu: CHP’nin biz marabası olmalıyız zira CHP sayesinde buradayız münasebetiyle her dediğini yapmalıyız, onlar işveren biz marabayız denilen de bir öteki güruh var. Onlar da çok rahatsız. Başka taraftan sözcülere bakıyorsunuz, herkes hayatından keyifli, hiç kimse vay efendim demiyor lakin iki tarafta UYGUN Parti’ye hakaret etmeye; sizlere çamur atmaya, bana çamur atmaya devam ediyor. Büyük bir baskı, tazyik var.

Tam 2 buçuk yıl milletimin sesini dinledim… Meclis’e getirdik, hem biz konuştuk, hem de muhtaçlık sahiplerini milletin kürsüsünde konuşturduk… Tarihte birinci yapılan şeydir. Kaygılarını anlattılar, Meclis televizyonu kesildi o beşerler Meclis kürsüsüne çıkınca. Makul dediğimi şey bu: Seçmen odaklı, milletin sesine hassas, ona yönelik projelerin, kaygıların tahlili olduğu bir siyaset anlayışını yapıyoruz biz…

Şu yapıldı, ‘Bunlar ateist, terörist…Öbürleri bizden.’ Şayet AK Parti ve Cumhur İttifakı içindeki paydaşlarına oy kullanıyorsanız hem samimi hem pak bir Müslüman hem bu ülkeyi seven milliyetçi, makbul bir insanınız. Öbür tarafa oy kullanıyorsanız teröristsiniz, şusunuz, busunuz. Fakat bu bir kayıkçı arbedesi. Bizim için geçerli olan milletimiz onların talepleri liyakat; güzel, bilgili, birikimli takımlar, insanların kayrılmadığı, inançlarına nazaran ayrılmadığı bir Türkiye’yi ortaya koymak. Bu bizim genlerimizde vardı fakat biz bunu süratle kaybettik.”