Michelin Rehberi’ne 3 restoranıyla dahil olan şef Osman Sezener 3 yıldızla ödüllendirildi

Dünyanın en saygın restoran kıymetlendirme sistemlerinden Michelin Rehberi’nin 2024 İstanbul-İzmir-Bodrum seçkisine işlettiği 3 restoranıyla dahil olan şef Osman Sezener, benzerine az rastlanan bir muvaffakiyetle toplam 3 yıldızla ödüllendirildi.

İnsanların seyahatlerini kolaylaştırmak ve seyahate teşvik etmek maksadıyla 1900 yılında bir lastik şirketinin restoran kılavuzu olarak ortaya çıkan Michelin Rehberi, İstanbul’un akabinde bu yıl seçkisine dahil ettiği İzmir ve Bodrum’da yeni lezzet duraklarını belirledi.

“Kaliteli yemek” arayan lezzet dedektiflerinin gereç kalitesi, lezzetlerin ahengi, pişirme teknikleri, şefin kişiliğinin yemek tecrübesine yansıması ve tutarlılık kriterleri değerlendirmeleri sonucu verilen Michelin yıldızı, mutfak kültüründe en itibarlı sıralamalar ortasında yer alıyor.

İzmir ve Bodrum’daki 3 restoranıyla Michelin Rehberi’nin 2024 seçkisinde yer almayı başaran şef Osman Sezener’in işlettiği Urla ve Bodrum’daki iki restoranı birer “yıldız” ile işaretlendi. Urla’daki yıldız alan restoranı için sürdürülebilir mutfak çalışmaları nedeniyle “yeşil yıldız” da kazanan Sezener’in ailesine ilişkin restoranı da rehberde tavsiye listesinde yer buldu.

Dünyada çok az sayıda şefin sahip olabildiği birden fazla yıldız kazanma kıssasını AA muhabirine anlatan Osman Sezener, 1982 yılında restorancı bir ailede doğduğunu, 41 seneyi restoranların içinde geçirdiğini söyledi.

Restoranların farklı departmanlarında çalıştığını, küçük yaşlardan bu yana dünya mutfaklarına olan ilgisiyle damak tadını geliştirdiğini belirten Sezener, yurt dışında tamamladığı eğitimin akabinde yaklaşık 5 yıl evvel Urla’da kendi restoranını kurduğunu lisana getirdi.

Urla’daki restoranının zeytin ağaçlarının da bulunduğu geniş bir zerzevat bahçesinin içinde yer aldığını, burada yetiştirdiği eserlerle farklılık yarattığına inandığını lisana getiren Sezener, 2021’de Bodrum’da da bir restoran işletmeye başladığını söz etti.

Şef Sezener, Michelin Rehberi’nin seçkisine İstanbul’un akabinde İzmir ve Bodrum’u eklediği birinci yılda 3 işletmesiyle 4 ödül kazandığını, bunun Türkiye’de bir birinci olduğunu vurgulayarak, keyifli ve gururlu olduklarını lisana getirdi.

Yaklaşık 20 yıldır İtalya, Fransa, İspanya ve Almanya’daki Michelin merasimlerini televizyondan izlediğini belirten Sezener, ödül gecesi sahneye çıktığında çok heyecanlandığını anlattı.

“Bizim için yeni bir hayat başlıyor”

Her şefin bir yıldız hayali olduğunu söz eden Sezener, “Michelin Yıldızı, benim için çocukluğumdan beri kurduğum bir hayaldi diyebilirim. Her şefin, ister alaylı ister okullu olsun bir yıldız hayali vardır. Yıldızı kazanınca öbür bir mertebeye çıkıyorsunuz. Ama işin en güç kısmı, yıldızı koruyabilmek. O yüzden bizim için yeni bir hayat başlıyor, daha ileriye gidebilmek için elimizden geleni grubumla yapacağız.” dedi.

Michelin Yıldızı kazanmanın üzerinde bir gerilim oluşturduğunu lisana getiren Sezener, “Tören bitmeden yeni bir gerilim başladı. Zira yıldız almak kadar korumak ya da üstüne çıkmak daha da değerli hale geliyor. Bizim için daha güçlü daha sıkı bir çalışma başlayacak bundan sonra.” diye konuştu.

Yemek pişirmenin kendisi için bir tutku olduğunu, bunu bir meslek olarak görmediğini lisana getiren Sezener, birçok meslekten daha sıkıntı bir iş yaptıklarını, yaratıcılık kadar disiplinin büyük değer taşıdığını söz etti.

“Tarlada, denizde ne varsa onlarla menü hazırlıyoruz”

Sezener, bir şefin yıldız sahibi olmasının çok kıymetli bir muvaffakiyet olduğunu fakat kendisi için sürdürülebilir mutfak çalışmaları nedeniyle kazandığı yeşil yıldızın da büyük ehemmiyet taşıdığını söyledi.

Tarlada yetiştirdikleri eserlerle yemek yaptıklarını vurgulayan Sezener, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Urla ve Ödemiş’te 110 dönüm ekili alanda tarım yapıyoruz. Mutfağımızda olabildiğince kendi yetiştirdiğimiz eserleri kullanıyoruz. Bölge çiftçilerinden de yetiştiremediğimiz eserleri tedarik etmeye çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik yalnızca ekme, biçmeyle de olmuyor doğal ki. Elektrikli otomobille konuklarımızı alıyoruz, kompost yapıyoruz, büsbütün organik tarım yapmaya çalışıyoruz.

Her ay menü değiştiriyoruz. Evvelki dönemin gerecini kullanmadan o ay tarlada, sofrada, denizde ne varsa onlarla menü hazırlıyoruz. Konuklarımız her geldiğinde farklı bir menü buluyorlar, bu onlar için de yeni bir heyecan ve tecrübe oluyor. Atıksız bir mutfak hedefliyoruz. Çöpte ne kadar az eser olursa biz o kadar keyifli oluyoruz. Atıksız mutfağın önümüzdeki devrin en güçlü mutfak ideolojisi olması gerekiyor.”