AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk kanalında Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin terörle uzun uğraşı olduğunu söyleyen Ömer Çelik, AK Parti iktidarından evvel de terör örgütünün silah bırakması için çeşitli çalışmalar yapıldığını belirtirken, “Çeşitli defalar çeşitli denemeler olmuş. Merhum Özal vaktinde olmuş, merhum Erbakan’ın teşebbüslerinden bahsedilir. Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu periyotlarda tahlil süreci biçiminde tekrar hükümetimizin devrinde gerçekleşti. Şu görülmüştür; hükümet ve devlet kanadında red, inkar, asimilasyon siyasetiyle anılan vesayet periyodunda bu meselede Türkiye’nin kapasitesini büyüterek ortaya çıkan yaklaşım görülmüştür.” dedi.
Süreç kurulunun İmralı ziyaretine de değinen Çelik, “Birisi tutup da terör sona ersin diye davet yapıyorsa, terörün sonlanması için inisiyatif alıyorsa, kurulun bunu değerlendirmesinden daha doğal bir şey olamaz.” diye konuştu.
Çelik’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“2 Ağustos 2005’te sayın Cumhurbaşkanı Başbakan’dı. Diyarbakır’da konuşma yaptı ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’ dedi. Bu paradigmatik bir ihtilaldir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı çıkıp ‘Bu benim sorunumdur, Türkiye’nin tamamının meselesidir’ diyor. Belirli bir etnik sıkıntı değil. Tıpkı şeyi başörtüsü sorununa de uyarlayabilirsiniz. Vatandaşlarımızın kimliklerinin üzerindeki inkar ve asimilasyon siyasetleri büyük adımlarla sona erdirilmiştir.
Burada bir sürü süreç çeşitli defalar denendi. Son süreçte iç cephenin güçlendirilmesi davetinden sonra sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısı Cumhuriyet periyodunun en değerli çıkışlarından birisi. Türkiye kendi ulusal gözüyle yeni bir süreç başlattı. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına talimatıyla bu devlet siyasetine dönüştü. ‘Odak noktamızı kaybetmeyelim’ cümlesini çok sık kuruyorum. PKK terör örgütünün öge, uzantılarıyla fesih ve silahlarının bırakılması. Devlet katı, TSK, istihbarat ve İçişleri ve öbür kurumlarda hazırlıkları var. Ulusal irade bu işin sahibi olsun diye Aziz Meclis’te komite oluşturuldu. Komite yarın bir gün silahlar bırakıldıktan sonra adım atılmak üzere hukuksal çerçeveye dönük olarak pusula teşkil edecek.
Silah bırakma tamamlanır, PKK’nın kendisini fesh ettiği, varlığını sona erdirdiğini aksiyon olarak, teyit düzeneği tarafından teyit edilmesi gerekir. MİT ve TSK bu teyit düzeneğidir. Daha sonra devletin başı olan sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilir. Artık bu Cumhurbaşkanlığı kararı ile mi olur MGK kararı ile mi olur; PKK terör örgütlüğünden çıkar. Bütün bunlar kademeli olarak ele alınır. Fesih retorikle ilgili bir şey değil. Feshetmekten anladığımız isim, tabela değişikliği değil. Varlığın sonlandırılmasıdır. 4 ana alanda silahlı yapısı var. Bir de bunların çatısı olan KCK var.
Bölgede halklara makus niyet besleyen herkes terör örgütlerini vekalet savaşlarında kullanıyor. Kimin kime ne vaat ettiğini biliyoruz. Ülke ismi vermeyeyim artık. Müttefiklerimizden de ya çekimser duran ya da silah bırakma sürecini akamete uğratmak isteyen faaliyetler görüyoruz. Bir terörist yakalamıştık. Bu terörist yıllar önce DEAŞ’ta bulunmuş, oradan çıkmış PKK terör örgütünde faaliyet yürütmüş birebir vakitte batılı bir devletin istihbaratına çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin gözü bütün bunları görüyor. Daima olarak alandayız.”
KOMİSYONUN İMRALI ZİYARETİ
“TBMM’de direkt cezaevlerini ziyaret eden kurullar var. TBMM üyeleri çeşitli sebeplerle gerek terörist gerek öbür alanlarda mahkumlarla görüşüyor. Muhtaçlık duyulduğu için. Bu türlü bir sıkıntı yürütülürken komitenin iradesi tecelli etmiş. Sonuç itibariyle bu görüşme gerçekleşmiş. Birisi tutup da terör sona ersin diye davet yapıyorsa, terörün sonlanması için inisiyatif alıyorsa, komitenin bunu değerlendirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Daima olarak AK Parti’nin uzak durduğu söyleniyor. Halbuki Cumhurbaşkanımız ve genel liderimiz her MYK, MKYK’nın açılışında dışarı kapalı konuşma yapar. Uzun vakittir birinci gündemi terörsüz Türkiye ile ilgili yapılacaklardır.”
