AHMED SALİH – TİMETURK ÖZEL
CHP Mersin Aydıncık İlçe Başkanı Sadık Erdoğan, maliyetinin altında bile alıcı bulamadığı patatesleri Yozgat’ta köy meydanına dökerek dikkat çeken bir protesto gerçekleştirdi. Erdoğan’ın amacı, kendi ifadesine göre, çiftçilerin ürünlerinin değer bulamaması nedeniyle yaşadığı ekonomik sıkıntıları gündeme taşımaktı.
Bu eylem üzerine Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan sert bir açıklama yaptı. Gürcan, Erdoğan’ın eyleminin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” niteliği taşıdığını savundu ve konunun incelendiğini duyurdu. Gürcan, “piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozma” ile “piyasada darlık yaratma” gerekçeleriyle Erdoğan’a 1,4 milyon lira ile 17,2 milyon lira arasında değişen idari para cezası uygulanabileceğini açıkladı.
Bakan Yardımcısı, yaptığı değerlendirmede, “Dökülen her ürünün arkasında devletimizin üreticimize sağladığı gübre, mazot, ilaç ve tohum destekleri bulunmaktadır. Ayrıca çiftçimizin kullandığı traktör kredilerinin faiz yükünün de yüzde 50’si devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Milletimizin alın teriyle üretilen ürünlerin ziyan edilmesine bugüne kadar müsaade etmedik; bundan sonra da etmeyeceğiz” dedi.
CHP’li Erdoğan’dan yanıt
CHP’li Erdoğan ise sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda suçlamaları reddetti. “Kimseye hakaret niyetim olmadığı gibi, piyasa dengelerini bozmak gibi bir niyetim de olamaz” diyen Erdoğan, cezaya yönelik eleştirisinde şu ifadeleri kullandı:
“Keşke şahsıma ceza yazmak, soruşturma açmak için harcadıkları zamanı, bu çiftçinin sorunlarını dinlemeye, çözmeye yönelik harcamış olsalardı.”
Hukuki değerlendirme: Suç unsuru var mı?
Bu durum, verilen cezaların hukuka uygun olup olmadığı sorusunu da gündeme getirdi.
Erdoğan’ın protestosu ve kamu otoritesinin verdiği sert yanıt, cezaların hukuki dayanağının tartışılmasına yol açtı.
Yaşananlar, kamuoyunda cezaların hukuka uygunluğu konusunda soru işaretleri doğurdu.
Erdoğan’ın eylemine yönelik “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlaması, Türk hukuk sisteminde gerçekten karşılık buluyor mu? Kamuoyunda öne çıkan temel soru bu oldu.
Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi bu suçu düzenliyor. Ancak suçun oluşabilmesi için, halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı kesimlerini birbirine karşı düşmanlığa tahrik etmek ve bunun kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike oluşturması gerekiyor.
Erdoğan’ın protestosu ise bu tanıma uymuyor. Çünkü eylem, toplumun farklı kesimlerini düşmanlaştırmıyor; aksine ürünlerini halka bedava dağıtarak ekonomik sıkıntılara dikkat çekiyor. Bu nedenle TCK 216 kapsamına girmiyor.
Başka suçlama ihtimalleri
Bununla birlikte eylem, tamamen serbest de değil. Türk hukuk sistemi açısından farklı suçlama ve yaptırımlar gündeme gelebilir:
-Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu (2911): Eylem önceden bildirim yapılmadan toplu bir gösteriye dönüşürse “izinsiz toplantı veya gösteri” kapsamında değerlendirilebilir.
-Çevreyi Kirletme (TCK 181-182): Eğer ürünler çöpe dökülüp çevre kirliliğine yol açarsa çevreyi kirletme suçlaması yapılabilir. Ancak ürünlerin halka bedava dağıtılması halinde bu suç oluşmaz.
-Türk Ticaret Kanunu ve Rekabet Hukuku: Bedava ürün dağıtımı, rakipleri zarara uğratma veya piyasayı bozma kastı varsa “haksız rekabet” sayılabilir. Ancak tek seferlik ve protesto amaçlı dağıtımlar çoğunlukla bu kapsama alınmaz.
-Kamu düzeni ve idari yaptırımlar: Eylemin “piyasa dengesini bozduğu” veya “kamu düzenini ihlal ettiği” gerekçesiyle idari para cezası uygulanabilir.
Netice itibarıyla; CHP’li Erdoğan’ın patates dökme eylemi, hükümet kanadı tarafından “piyasa bozucu ve provokatif” olarak nitelendirilse de hukuki açıdan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu kapsamında değerlendirilmesi mümkün görünmüyor. Uzmanlara göre en fazla “izinsiz gösteri”, “çevre kirliliği” ya da “idari düzen ihlali” gibi suçlamalarla karşılaşabilir.


