ANALİZ: Rusya’nın üç ayı var
Putin ve Moskova klanının “yıldırım savaşı”nın kırk ikinci ayına girdik.
Birincisi, Birinci Dünya Savaşı elli ay sürdü. Rusya içinse, kırkıncı ayda teslim olduğu için daha da kısa sürdü.
Rusya’nın sicili felaket.
Askeri olarak, askerler, sık sık metreler karşılığında -çünkü artık metreler var- inanılmaz sayılara mal olan I. Dünya Savaşı tarzı atılım taktikleriyle sınanan bir yıpratma savaşına kilitlenmiş durumda.
Resmi bir rakam yok, ancak medya yaklaşık bir milyon ölü ve sakat olduğu konusunda hemfikir. Sadece yarısı bile olsa, en hafif tabirle endişe verici olurdu.
Başlangıçta karşı konulmaz görünen ilerlemenin ardından, Rus ordusu fethedilen toprakların bir kısmında geri çekilmek zorunda kaldı. Kiev ve Herson muharebelerinde iki çok önemli stratejik yenilgi aldı.
Tek başarısı, Mariupol’un işgali ve ardından gelen Avrupalı olmayan etnik ikamesidir. Bu arada, işte Putin ve Corleonesi’nin “başarıları”.
Uçak gemisi de dahil olmak üzere Karadeniz Filosu yok edildi ve geriye kalanlar Ukraynalılar tarafından batırılmaması için kaldırıldı.
Fethedilmeyen bir dizi bölgenin ilhakı (anayasaya da yansımış!), Putin’i savaşa devam etmeye zorluyor çünkü iddia ettiği egemenliğe utanç verici bir umursamazlıkla yaklaşamıyor.
Asla gerçekleşmeyen zafere kendini adamıştı; bu zafer, tören üniformalı askerlerin Kiev etrafında paraşütle inmesi ve işgalden sadece birkaç gün sonra meyvelerini toplamasıyla başladı, ancak elde edilen sonuçlar şöyle:
NATO, İsveç ve Finlandiya’yı da kapsayacak şekilde genişledi ve Baltık Denizi’ni kendi gölü haline getirdi.
Türkiye, Karadeniz çevresindeki tüm siyasi ve askeri mevzilerini güçlendirirken, Rusya Ermenistan’ı kaybetti ve Azerbaycan’ın Kiev’in yanında müdahalesine tanık oldu. İsrail, hükümetlerinin defalarca “en sevdikleri kardeş” (yani Moskova) olarak adlandırdığı güç sayesinde, Gazze, Batı Şeria, Lübnan ve Suriye’yi kapsayan Büyük İsrail’i kurma sürecini ciddi şekilde başlatabildi. Bu süreçte, diğer şeylerin yanı sıra, büyük ölçüde Ruslar adına Avrupa’yı bombalamaya adanmış İran’ın füze cephaneliğinin zayıflamasından da yararlandı.
Tartus’taki Suriye üssü ve bununla birlikte Afrika’daki Rus birliklerine lojistik destek de risk altında.
Rusya’nın tek başarısı, 2020’den (Ukrayna’nın işgalinden çok önce) 2023’e kadar Sahel’de yürüttüğü Fransız karşıtı çabalardı. Ancak o zamandan beri cihatçıların kontrolündeki topraklar iki katına çıkarken, Rusya-Afrika forumunda Moskova ile iş birliği yapmaya istekli Afrika ülkelerinin sayısı üçte iki oranında azaldı.
RUSYA’NIN 3 AYI VAR
Çin, Amerika ve Avrupa etkilerinin Rus etkilerinin aleyhine büyüdüğü “Avrasya” bölgesinde de durum pek farklı değil. Ekonomik olarak her şey bir savaş ekonomisine dönüşmüş durumda, ancak işletmeler tarafından geri ödenecek trilyonlarca ruble tutarındaki son borç, ciddi bir sorun yaratma riski taşıyor.
Tüm bunlar olurken, Çin neredeyse ölüm oranlarında gaz ve petrol satın alıyor ve Sibirya fiilen Çin’in malı haline gelmiş durumda.
Şimdi Rusların durumu zorlamak için üç ayı var. Çünkü Kasım ayına aynı statükoyla girerlerse, Rus tarihi ve psikolojisi (Stalin’in dediği gibi, aniden vahşi fanatizmden ilgisizliğe savrulan) göz önüne alındığında, sadece ekonomik faktörden değil, bir asırdan biraz fazla sürede üçüncü bir iç patlama, üçüncü bir sistemsel çöküş riski ciddileşiyor.
Eğer önce onlar bu süreci atlatamazlarsa, Rusların çöküşü önlemek için “ilahi” Amerikan yardımını ummaktan başka çareleri kalmayabilir.
Gabriele Adinolfi
gabrieleadinolfi.eu


