ANALİZ: ABD ve Ukrayna arasında tarihi ekonomik anlaşma: Jeopolitik dengeler değişiyor mu?

3 Dakika Okuma

Anlaşma, yalnızca iki ülke arasındaki ekonomik bağları derinleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda savaşın sürdüğü bir dönemde Ukrayna’nın Batı ile entegrasyonunu da hızlandırma potansiyeli taşıyor.

Zelenskiy, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, eski ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini belirtti. Görüşmede cephe hattındaki gelişmeler ve savaşın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabalar da ele alındı. Zelenskiy, Ukrayna’nın 30 günlük ateşkese hazır olduğunu ve bu teklifin Rusya’ya iletildiğini vurguladı.

Anlaşmanın İçeriği Ne?

Resmi metni henüz kamuoyuna açıklanmayan anlaşmanın, savunma sanayi iş birliğinden tarım teknolojilerine, altyapı yatırımlarından enerji güvenliğine kadar geniş bir alanı kapsadığı bildiriliyor. ABD’nin Ukrayna’daki özel sektör yatırımlarını teşvik etmesi ve bazı Amerikan firmalarına stratejik projelerde öncelik tanıması da anlaşmanın önemli maddeleri arasında yer alıyor.
Ukrayna açısından bu adım, savaşın ekonomik maliyetlerini hafifletme, yeniden inşa sürecine kaynak yaratma ve Batı’nın desteğini daha kalıcı hale getirme yönünde kritik bir hamle. Aynı zamanda, Biden yönetimi sonrası Trump döneminin geri dönüş sinyallerinin geldiği bir ortamda, ABD’nin Ukrayna politikasının sürekliliği açısından da önemli bir gösterge.

Putin Bu Anlaşmayı Nasıl Yorumlayacak?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu tür Batı-Ukrayna yakınlaşmalarına karşı uzun süredir sert ve stratejik bir tutum aldığı biliniyor. Putin’in perspektifinden bakıldığında, ABD ile Ukrayna arasındaki bu ekonomik ortaklık, yalnızca bir ticaret anlaşması değil; aynı zamanda Moskova’nın “yakın çevre” doktrinine doğrudan bir meydan okuma.

Rus güvenlik çevrelerine göre, Ukrayna’nın Batı ile entegrasyonunun derinleşmesi, NATO üyeliği kadar olmasa da stratejik dengeleri bozacak bir gelişme. Özellikle anlaşmanın savunma ve enerji iş birliği yönleri, Kremlin’in kırmızı çizgileriyle örtüşüyor. 2022 sonrası dönemde Rusya’nın sıkça dile getirdiği “Ukrayna’nın Batı tarafından silahlandırılması ve dönüştürülmesi” tezi, bu tür anlaşmalarla daha fazla zemin kazanıyor.

Moskova’ya yakın düşünce kuruluşları, anlaşmanın “Batı’nın Ukrayna üzerinden Rusya’yı kuşatma stratejisinin bir parçası” olarak okunması gerektiğini belirtiyor. Putin yönetiminin bu adımı karşılıksız bırakmayacağı ve muhtemelen ekonomik, diplomatik veya askeri alanda bir tür tepki vereceği tahmin ediliyor. Özellikle Rusya’nın Çin ve İran gibi alternatif ortaklıklarını daha da güçlendirmesi ve Batı karşıtı blokta ekonomik iş birliklerini artırması bu bağlamda değerlendirilebilir.

Savaşın Göbeğinde Yeni Bir Jeoekonomik Cephe

ABD-Ukrayna ekonomik ortaklığı, sadece iki ülkenin değil, küresel güç dengelerinin de yeniden şekillendiği bir dönemin habercisi. Ukrayna’nın Batı ile daha derin ilişkiler kurması, hem cephedeki savaşın hem de diplomatik masadaki denklemlerin seyrini etkileyecek gibi görünüyor. Putin’in bu anlaşmaya vereceği tepki, sadece Ukrayna değil, tüm Avrupa için yeni stratejik hesapların yapılmasına neden olacak.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış