Paranın Peşinde: 20 Ülkenin Madeni Para Davaları

5 Dakika Okuma

Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı İkizçınar köyünde, geçen yıl ormanlık sahada mantar arayan emekli Adem Algül, köyün yukarısındaki dağlık arazide Amfora (antik vazo) içinde 247 adet gümüş sikke buldu.

Algül, bulduğu paraları hiç beklemeden bir yakınının arabasıyla Ankara’ya giderek Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü’ne teslim etti.

20 AYRI ÜLKEYE AİT

Taşınır Kültür Varlıkları Müze Müdürlüğü tarafından incelenen paralar, envanterlik eser olarak kabul edilerek, kültür varlığı olarak “Müze Envanter Defteri”ne işlendi. O dönem hüküm sürmüş 20 ayrı devlete ait olduğu tespit edilen paraların, milattan önce 5. ve 6. yüzyıllara ait olduğu saptandı.

155 BİN 350 TL ÖDENDİ

Paraları teslim eden Algül’e 155 bin 350 TL “değer karşılığı” olarak ödeme yapılmasına karar verildi.

UZMAN RAPORU İSTENDİ

Ödülü yetersiz gören Algül, Ankara İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Ankara 23. İdare Mahkemesi, paraların kıymetinin belirlenmesi için bilirkişiden rapor istedi.

Tarihi sikke

“FİYAT BELİRLEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda şu ifadelere yer verildi:

“Gümüş paraların değerini belirleme konusunda bir Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bilimine ömrünü adamış bir bilim insanı olarak herhangi bir fiyat belirlememiz mümkün değildir. Bizim için 1 gümüş paranın değeri küçük hatta kırık bir seramik parçasıyla aynıdır. Değeri yoktur. Bu eserlerin yukarıda belirtilen kanun kapsamında yer aldığını hatırlatarak, internet üzerindeki fiyatların Türkiye’de geçerli olmadığını belirtmek isteriz. Bu fiyatlar ülkemizden yasa dışı yollarla çıkarılan eserlerin ülkemiz kurumları tarafından tanınmayan kuruluşlar tarafından satışa sunulmuş olup, onlar tarafından belirlenen fiyatlar üzerinden açık artırmaya çıkarıldıktan sonra belirlenmiştir. Bu nedenle mahkemeniz tarafından herhangi bir fiyat kıstası oluşturulamaz. Ancak müzelerimiz bu tür eserleri müzelere getiren kişilere kurulan komitelerin belirlediği belli bir fiyata dayalı bir çeşit ‘teşekkür bedeli’ takdir etmektedir. Ancak heyetimiz bu belgeye konu olan gümüş paraların toplam ağırlığının 2976,79 gram olduğunu belirtmenin yerinde olduğunu ve bu miktarın gümüşün günümüzdeki piyasa değeri de 117 bin 106 TL’dir. Ayrıca kültürel mirasımızı korumak ve bu konuda bilinçli olmak her bir ülke vatandaşı olarak üzerimize düşen bir sorumluluktur.”

“PARALARI MANTAR TOPLAMAYA GİTTİĞİMDE BULDUM”

Paraları nasıl bulduğunu açıklayan Adem Algül, “Ormanlık alana mantar aramaya gittim. Etrafıma bakarken bir karaltı gördüm ve bu şeyi mantara benzettim. Elimi uzattığımda bronz madeni bir şey olduğunu hissettim. Daha sonra çıkardığımda bulduğum denizci amforasıymış. İçi tarihi gümüş paralarla dolu bir amforaydı. Hemen evime geldim. Bir yakınımla özel araçla Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gidip paralara teslim ettim. Davranışımın devletime yakışır diye düşündüm. Devletim bana çok şey verdi. İki evladımı okuttu, beni de yatılı okulda okuttu. 19 yaşımda devlet memuru oldum. O an devlete borcumun çok olduğunu hissettim. Bu benim memleketim, yurdum, milletim diyerek bu duygularla teslim ettim fakat devletin bana verdiği ödül oldukça azdı.” dedi.

“BENİM İÇİN KABUL EDİLEMEZ”

Bulduğu paralara uzman tarafından adeta üç kilo hurda gümüş parası gibi bir değer biçildiğini ifade eden Algül, şu sözleri kullandı:

“Bu duruma bir vatandaş olarak üzülmemek mümkün değil. Bu tür eserlerin devletimize ve müzelerimize kazandırılması benim için çok değerli. Tüm vatandaşlarıma da aynısını tavsiye ederim. Devletimiz kazansın, eserler devletimizde sergilensin. Yurt dışına gidip bir başkasının malı olmasın. Bu toprakların malı, bu topraklarda kalsın. Bütün isteğim budur. Mahkeme sürecinde bilirkişinin hazırladığı rapor, oldukça gerçek dışı. ‘Tarihi değer biçemiyorum’ diyor. Sadece hammadde fiyatı üzerinden bir değer takdir ediliyor. Bu benim için kabul edilemez. Çünkü bu eser çok özel ve kıymetli. Yurt dışındaki fiyatları da ortada. Elbette yurt dışı fiyatı istemiyorum ancak bu özel esere hakkıyla bir değer biçilmesini istiyorum. Başka bir isteğim yok. Daha önce 153 bin 600 TL değer biçildi. İtiraz ettik. İkinci uzman bu değeri 153 bin TL’ye düşürdü. İdare mahkemesine başvurduk. Avukatım süreci takip ediyor. Ankara 23. İdare Mahkemesi üniversiteden uzman talep etti. Ancak üniversite hocası yine sadece hammadde fiyatına göre değer biçmiş. ‘Tarihi değer belirleyemeyiz’ denilmiş. Benim talebim, eserin değerine uygun bir ödemenin tarafıma yapılması, çünkü bu bir ödül.”

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış