36,4634$% 0.05
38,3325€% -0.12
46,1858£% -0.05
3.408,82%-0,12
2.911,58%-0,03
9.466,44%0,16
Uzun yıllar Burdur’da faaliyet gösteren yerel bir gazetenin yönetiminde görev alan Adnan Taraşlı, 2017 senesinde şehrin kalabalığından uzaklaşmak amacıyla Erikli köyünde bir ev inşa ettirdi. Salgın sürecini burada geçiren Taraşlı, doğayla iç içe bir yaşam sürerken, geçmişteki sanat eğitiminin de etkisiyle ahşapla uğraşmaya başladı.
Kuru ağaç dallarına şekil vermeye başlayan Taraşlı, zamanla aletler alarak evinin bir köşesini atölyeye dönüştürdü.
Öncelikle evine abajur yapmakla işe koyulan Taraşlı, kısa sürede ahşap kaşık, vazo, sehpa, ayaklı lamba, heykel ve çeşitli eşyalar üretmeye başladı. Evinde bu eşyalara özel yerler yaratan Taraşlı, artık hemen hemen tüm boş zamanını atölyesinde geçiriyor.
KULLANILMAYAN AĞAÇLARA YENİ BİR HAYAT
Taraşlı, atölyesinde kullandığı ağaç parçalarını Burdur Orman İşletme Müdürlüğüne ödediği ufak bir ücret karşılığında ormanlık arazideki çürümeye başlamış veya atıl durumdaki ağaçları toplayarak sağlıyor. Aynı zamanda köy halkı da ona kurumuş ağaç dalları getirerek bu sanat yolculuğuna destek oluyor.
“BİR DAĞ EVİ DÜŞÜM VARDI”
Taraşlı, gazetecilikten emekli olduktan sonra, doğayla iç içe, sakin bir hayat kurma hayaliyle Erikli köyüne taşındığını belirttiği konuşmasında, “Ben yerel gazetemizin ikinci kuşak sahibiyim. Benden sonra çocuklarım devam ediyor. Mesleğe başladığımız 1970’li yıllardan itibaren babamla birlikte bu günlere geldik. Babam vefat etti, ben de artık yavaş yavaş kafa dinleyebileceğim bir dağ evi yapmayı istiyordum. 2017 senesinde merkeze bağlı Erikli köyünde bir arsa alarak evimizi yaptık. Daha sonra salgın dönemi başladı. Salgın döneminde bize köy evinde insanlardan uzak, kendi sağlığımızı korumak için başka kişilerle görüşmeyerek daha sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ediyorduk. O zamanlar her zaman aynı evde oturup aynı şekilde bulunmak biraz insanı sıkıyor” dedi.
Salgınla birlikte doğanın içinde geçen günler, Taraşlı’yı eskiye, sanat okulunda edindiği yeteneklere geri götürdü. Bu becerilerin, ahşapla olan ilişkisinin temelini oluşturduğunu ifade eden Taraşlı, “Ben sanat okulu mezunuyum. Bu nedenle biraz da el yatkınlığım olan işlere yönelmeye başladım. Alanım torna tesviye olmasına rağmen ağaç işlerine, ağacı ele almaya başladım. Gördüğüm şeylerde ağacın hayat bulması, yeniden yaşama kazandırılması benim hoşuma gitmeye başladı. Öncelikle küçük abajur çeşitleri ile evimin lambalarını yapmaya başladım. Lamba satın alıp kullanmaktansa kendim yapayım lambaları dedim. Lamba parası vermekten de kurtuldum, daha uyguna mal ettim. Böyle ufak tefek derken ihtiyacım olan malzeme ve aletler almaya başladım ve küçük bir atölye kurdum. Ara sıra giriyorum atölyeye o günkü dışarıda bulunan ağaçlardan ne yapabilirim ne edebilirim diye düşünerek onları değerlendirmeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.
“AĞACIN KOKUSU İNSANA HUZUR VERİYOR”
Ağaçlaçalışmak salt bir üretim olmanın ötesinde, aynı zamanda bir terapiye dönüştü. Taraşlı, ahşabın doğal rayihasıyla kurduğu ilişkiyi şu şekilde ifade ediyor:
“Ağaçlara farklı şekiller vererek kendimi geliştirmeye başladım. Vazolar, bardaklar, objeler yaparak kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Çünkü gerçekten atılacak, yakılacak ya da kırılmış, çürümüş olan ağaçları alıyorsunuz, onarıyorsunuz. Bunları da dilediğiniz biçimde kullanıyorsunuz. Ancak o ağacın kokusunu aldığınızda içinizdeki o ağacın kokusu insanı çok dinlendiriyor.”
Sadece estetik ürünler ortaya koymakla kalmayan Taraşlı, aynı zamanda doğadaki atıl malzemeleri değerlendirerek sürdürülebilir bir yaklaşım sergilediğini belirterek, “Orman Müdürlüğünden ormanın içinde atık olarak bulunan, zamanla kurumuş ağaçları toplamak için belli bir miktar para ödüyorsunuz. Onları toplayıp yeniden kazandırmak amacıyla bir çalışma yapılıyor ormanda. Ben de Burdur Orman İşletme Müdürlüğüne para yatırdım. Çok fazla olmamakla birlikte belli bir ölçüde doğada yerde yok olmaya başlamış, yağmurdan ıslanmış, çürümeye yüz tutmuş ağaçları toplamaya başladım. Sehpalar yaptım, lambaderler yaptım, bardaklar yaptım ne bileyim çeşitli objelerle farklı şeyler yaparak topladığımız ağaçları değerlendirdim” şeklinde konuştu.
Kuzey Marmara Otoyolu’nda Ölümcül Kaza: 3 Kişi Hayatını Kaybetti