İngiltere’de hayatının baharında olan Susan, senelerce gerçek sandığı ailesiyle aslında hiçbir genetik ilişkisinin olmadığını anladı.
Bu sarsıcı gerçek, 2019’da yaptırdığı bir DNA testi sayesinde gün yüzüne çıktı. Susan, ailesinin kökenini daha detaylı öğrenmek için bir genetik test yaptırmıştı. DNA testini yaptıran Susan, ilk başlarda çok sıradışı bir durumla karşılaşmadı. Ancak zamanla testin sonuçları, bildiği her şeyin hatalı olduğunu gösterdi.
GERÇEĞİ DNA TESTİ GÖSTERDİ
Susan, aile ağacı oluşturulmasına yardımcı olan bir DNA testi seti alarak, kendi genetik datalarını bir aile ağacı şirketine yükledi. Bu test, ona yalnızca ailesinin geçmişi hakkında bilgi vermekle kalmayıp, aynı zamanda daha önce hiç tanımadığı birinin, yani öz kardeşinin ona ulaşmasını sağladı.
Susan, DNA bilgilerinin birbirine çok yakın olduğunu öğrenince büyük bir şaşkınlık yaşadı. İlk evvela evlatlık olabileceğini düşünen Susan, araştırmaları sonucunda acı gerçekle karşılaştı.
HASTANEDE BEBEKLER YER DEĞİŞTİRDİ
Susan’ın gerçeği öğrenmesi, 1950’lerde bir hastanede meydana gelen büyük bir hatayı ortaya çıkardı. O dönemde, bebekler doğumdan sonra genellikle farklı odalarda tutulur ve ebeveynlerden ayrı olarak bakılırdı. Bu durumun neticesinde, Susan ve başka bir bebek doğum sırasında yanlışlıkla yer değiştirilmişti.
Susan, daha sonra başvurduğu hukuki süreçle, NHS’den tazminat almaya hak kazandı. Londra merkezli hukuk ofisi Russell Cooke’dan Jason Tang, bu tür hataların 1950’lerdeki sağlık sisteminin eksikliklerinden kaynaklandığını ifade etti. O dönemde bebeklerin doğumdan sonra ayrılıp farklı odalara konulması, yanlış etiketleme ve kartların kaybolması gibi etkenler bu tür karışıklıklara neden olmuştu.
Susan, biyolojik ailesini bulduktan sonra hayatında önemli değişiklikler yaşadı. Yeni kardeşiyle tanıştı ve aralarındaki bağ hızla kuvvetlendi. “Birbirimize çok benziyoruz, hatta sanki o bana çok yakın bir insan gibi geliyor” şeklinde konuştu.
Ancak, biyolojik ailesiyle olan ilişkisi duygusal yönden biraz daha karmaşıktı. Susan, “Onlar biyolojik akrabalarım, fakat onlarla büyümedim. Bu nedenle aramızda doğal bir bağ yok” diyerek, yeni aile ilişkilerini anlattı.
Yeni keşfettiği akrabalarıyla tanışması zor olsa da, Susan eski aile bağlarını çok değerli buldu. “Asıl anne-baba olgusu değişmedi. Onlar hala benim ailem,” diyerek büyüdüğü aileyi sevgiyle hatırladı.


