
Selçuklu İlçe Belediyesi tarafından 2012 senesinde hayata geçirilen ‘Tarihe Vefa Projesi’ kapsamında restorasyonu tamamlanan, 5 bin senelik bir maziye sahip Sille Şapeli’nde kurulan Vakit Müzesi’nde, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait pek çok eser görülebilir.

Etrafındaki Osmanlı zamanından kalma mezarlıkla birleşmiş olan müze, zamanla alakalı birçok yapıtla geçmişi bugüne taşıyor. Müzede Osmanlı ve Cumhuriyet devrine ait özel dizayn saatler, Osmanlı paşaları tarafından hazırlanan ruznameler, cep ve masa takvimleri ve resmi kurumlarda kullanılan el yazması-baskı takvimler bulunuyor.

Bunun dışında altın, gümüş köstekli cep saatleri, Roma devrine ait arkeolojik güneş saati örneği gibi eserler ziyaretçilerden yoğun alaka görüyor.

Zaman Müzesi’nin 2012 yılındaki tadilatla beraber müze haline getirildiğini belirten Selçuklu Belediyesi Sille Müze Sorumlusu Uzman Arkeolog Sercan Yayla, “İçinde bulunduğumuz yer bir şapel yapısı, geçmiş devirlerde bu şapel yapısına süt kilisesi yani süt şapeli adı verilmekteydi. Eskiden sütü azalan kadınlar bu şapele gelir, burada dualar edilir, sonrasında çocuklarını emzirdikleri sütlerinin çoğaldığına inanırlardı. Bu yüzden bu ismi vermişler.” dedi.

1924 yılına kadar faaliyetlerine devam ediyor, 1924 senesinde Mübadele yürürlüğe giriyor ve buradaki Hristiyan Türkler Yunanistan’a göç ettiriliyorlar. 1924 yılında buradaki Hristiyan Türkler Yunanistan’a göç ettikten sonra bu şapelin kapılarına kilit vuruluyor. Burası artık define arayanların uğrak yeri olmuş ve burada definecilik faaliyetleri yürütülmüş defineciler tarafından. Uzunca bir zaman kapalı kalmasından dolayı doğal olaylardan da şapel yapısı etkilenmiş. Şapelin üst örtü sistemi çökmeye başlıyor. Yıllar içinde harap bir yapı haline geliyor. Selçuklu Belediyesi burayı 2012 senesinde ‘Tarihe Vefa Projesi’ kapsamında tekrar restore etti. Bu yapıyı tekrar ayağa kaldırdık ve kültürel miras hazinelerimize kazandırmış olduk” şeklinde konuştu.

Şapel yapısının bir mezarlık alanının en yüksek noktasında bulunduğunu belirten Uzman Arkeolog Sercan Yayla, “Çevresinde Osmanlı dönemine ait eski mezarlar bulunuyor. Bu Şapel el yapısına ulaşmak için mezarlık alanının içinden yürümemiz gerekiyor. Bu mezarlık alanının içinden girerken ve mezarlık kapısından içinden yürürken eski mezar taşlarını görüyoruz. Doğum, ölüm her şey bir zamanın göstergesi olduğu için burayı zaman müzesi yapma kararı aldık.” şeklinde konuştu.

Yaptığımız araştırmalar sonucunda Türkiye’de zaman konseptini barındıran hiçbir müzenin olmadığını saptadık. Türkiye’de çeşitli müzelerde saatler var, takvimler var, zaman ölçümü araçları var fakat bunların toplandığı bir yerde sergilenen olmadığını gördük ve bu şekilde çalışmalarımıza başladık. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden kıymetli koleksiyonerlerden çok değerli eserler alarak bu müzeyi oluşturduk. Müzemiz 2014 senesinde hizmete girdi ve 2015’te Tarihi Kentler Birliği tarafından en iyi uygulama ödülüne de layık görüldü. 2015
hizmet vermekteyiz” şeklinde konuştu.

Müzedeki yapıtları açıklayan Yayla, “Müzemizin içinde güneş saatleri, usturlap, ruzname ve Osmanlı dönemine ait saatler gibi kıymetli yapıtlar yer almaktadır. Bu yapıtlar arasında en değerli olanı ise arkamda gördüğünüz usturlaptır. Usturlap, yıldızları yakalayan anlamına gelmektedir. İlk üretim süreci 900’lü yıllarda başlamıştır. Mısırlı İslam bilim insanları tarafından bu gördüğünüz usturlap geliştirilmiştir. Esasen baktığımızda bir ölçüm aletidir ve bu aletle yaklaşık bin ölçüm yapılabilmektedir. Müzemiz 2014 yılından beri hizmet sunmaktadır. Pek çok yurttaşımız burayı ziyaret ettikten sonra kendi ülkelerinde bulunan şehirlere döndüklerinde arkadaşlarına önermektedirler. Eğer hala burayı ziyaret etmemiş Konyalı hemşehrilerimiz veya şehir dışından, ülke dışından bu yeri merak eden veya saat müzesini merak eden şahıslar varsa müzemize davet ediyoruz” dedi.


