
59 yaşındaki Sue, annesi Betty’nin vefatı sonrası sağ göğsünde tespit ettiği kızarıklık sebebiyle iltihabi meme kanseri tanısı aldı. Bu değişimi ilk fark ettiğinde, annesinin rahatsızlığı nedeniyle yaşadığı duygusal yük ve endişelerle bu durumu ilişkilendirmişti. Ancak kanserin, göğsündeki bu değişimle bağlantılı olabileceği aklının köşesinden dahi geçmemişti.

Sue, “Kaygılanmadım,” diyor ve ekliyor, “Annemi evde hareket ettirirken bir yerlere çarptırdığımı düşündüm. Eşi Linda’ya gösterdi, o da durumun farklı olduğunu onayladı. Fakat, annemle geçirebileceğim son birkaç haftam olduğundan, o zamana odaklandım ve sağlık sorunlarımı erteledim.”

Gelgelelim, göğsündeki değişimler ve ağrının şiddetlenmesiyle birlikte, Sue aile hekimine başvurdu. Doktoru, bu durumu mastite benzese bile, Sue’nun yaşının çoğunlukla emziren kadınlarla ilişkilendirilmesi, bunu olasılık dışı kılıyordu. Yine de antibiyotik yazılmış ve acilen bir meme taraması yapılması gerektiği belirtilmişti.

Sue, “İki ay önce mamografi yaptırmıştım ve sonucu temiz çıkmıştı, bu nedenle kendimi güvende hissediyordum” diyor. Ne var ki kısa bir süre sonra, annesinin vefatının ardından, Sue’nun göğsünde belirgin bir farklılık gözlemlendi. Şaşırtıcı bir şekilde, kendisinin de meme kanserine yakalanmış olduğu anlaşıldı.
Eylül 2023’te, Sue’ya nadir görülen agresif inflamatuar meme kanseri teşhisi kondu. Bu tip meme kanserleri, tüm meme kanserlerinin yalnızca yüzde beşini oluşturur ve daha hızlı yayılma eğilimindedir. Tanı, Sue için büyük bir sürpriz oldu. “Çok geç yakalanmıştım ve kanser 3. evreye ulaşmıştı. Annemin kanseri nedeniyle bunu daha da inanılmaz buldum,” diyor.

Sue’nun annesi, hastalığının başlangıcında tümörü saklayarak gizli tutmuştu. Bir zaman sonra kanser vücuduna yayıldığında, annesi histerektomi operasyonu geçirmişti. Sue, onun yaşadığı zorlu süreci hatırlayarak, aynı hastalıkla mücadeleye azmetti.
Kemoterapi süreci epey zorlu geçti. “Oldukça yoğun bir tedavi sürecinden geçtim. Bir seanstan sonra saçlarım döküldü ama buna hazırlıklıydım,” diyor. “Meslek hayatım boyunca saç kaybını gördüm ve onların yeniden çıktığını da biliyorum. Eğer onlar başarabiliyorsa, ben de başarabilirdim.”

Tedavi sonuç verdi ve uygulanan testlerde Sue’nun göğsündeki kitle 26 mm’den 10 mm’ye indi. Ocak 2024’te, kanserin sekiz lenf bezinden birine kadar sıçradığı saptandı.
Ancak Nisan 2024’te, Sue en kötü haberle karşılaştı: Kanserinin tedavi edilemez olduğu açıklandı. “Tedavi edilemez olduğunu söylediler ve tüm bu sürecin ardından her şeyin yıkıldığını hissettim,” diyor. “Pek çok olayı kaçıracaktım, fakat en çok oğlumun büyümesini ve torunlarımın büyüdüğünü göremeyecektim.”

Sue, bu korkunç gerçeği öğrendikten sonra ailesiyle duygusal bir hafta sonu tatili yaparak kederlendi. Ama zamanla hayatına devam etme azmini edindi. “Hâlâ yaşıyorum, bu nedenle yaşamaya devam etmeliyim,” diyor.
Sue’nun tecrübe ettiği süreç, erken tanının önemini vurguluyor. “Kanserimi çok geç fark ettim, fakat neye dikkat etmeniz gerektiğini bilmek ve erken teşhis hayatınızı kurtarabilir. Bir şey ters gitmeye başladığında beklemeyin,” diyor.
Sue, insanlar arasında meme kanseri bilincini artırmayı amaçlıyor ve kadınları, hastalığın ilk belirtileri konusunda dikkatli olmaya davet ediyor.


