
Dr. Liska, kanser uzmanlarından oluşan ekipleriyle her hafta çarşamba sabahları saat 7’de yaptıkları toplantıda bu önemli konuyu değerlendirdiklerini ifade ederek, yaklaşık 10 yıl önce gözlemledikleri bir trendden söz ediyor. Kolorektal kanser genellikle 50 yaş üstü kişilerde görülmekle birlikte, son yıllarda 30’lu ve 20’li yaşlardaki bireylerde de vakaların artması dikkat çekiyor.

Erken yaşta başlayan kolorektal kanserin (50 yaşın altındaki kişilerde görülen kolon kanseri) hızla yükseldiğini ve ciddi sonuçlara yol açtığını belirten Dr. Liska, bu eğilimin istatistiksel bir anormallik olmadığını belirtiyor. Kolorektal kanser, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin en önemli ikinci sebebi olarak öne çıkıyor.

ERKEN TANISAL YARDIMCI OLUYOR
Kolorektal kanser, erken evrede tespit edildiğinde cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilen bir hastalık olmasına rağmen, gençlerde genellikle ileri aşamalarda teşhis ediliyor. Bunun nedeni, gençlerin belirtilerini genellikle önemsememeleri veya henüz düzenli taramalar için erken yaşta olmamalarıdır. Erken tanı, başarılı tedavi şansını artırırken, gençlerin kanser belirtilerini ihmal etmesi önemli bir risk teşkil ediyor.
Kolorektal kanserin belirtileri arasında nedeni bilinmeyen kilo kaybı, bitkinlik, karın ağrısı ve dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler bulunuyor. Ayrıca, dışkıda kan görülmesi, özellikle kanın parlak kırmızı veya koyu renkte olması, önemli bir uyarı sinyali olabiliyor. Dr. Liska, bu semptomların sıklıkla basur veya huzursuz bağırsak sendromu gibi daha yaygın rahatsızlıklarla karıştırıldığını ifade ediyor.

YAŞAM TARZI BÜYÜK ROL OYNUYOR
Sigara kullanımı, alkol alımı, kırmızı et ve işlenmiş etler ağırlıklı beslenme, fiziksel aktivite eksikliği ve şişmanlık gibi faktörler, kolorektal kanserin temel risk faktörleri arasında yer alıyor. Ancak Dr. Liska, gençlerdeki vaka artışının, bu tipik yaşam biçimi faktörlerine uymayan kişilerde de görüldüğünü belirtiyor. Bu durum, çevresel etkenlerin karmaşıklığını ve kolorektal kanserin artışındaki çeşitli faktörleri gösteriyor.
Bazı araştırmalar, mikroplastiklerin kalın bağırsakta birikerek inflamasyona neden olabileceğini ve bu durumun kanser hücrelerinin büyümesine katkıda bulunabileceğini gösteriyor. Bu alan, henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, çevresel risk faktörlerinin önemini vurgulayan bir bulgu olarak dikkat çekiyor.

GENETİK FAKTÖRLER VE AİLE GEÇMİŞİ
Kolorektal kanserin bazı vakaları, genetik faktörlere bağlıdır. Lynch sendromu ve ailesel adenomatöz polipozis (FAP) gibi genetik rahatsızlıklar, erken başlayan kolorektal kanserin temel nedenleri arasında yer alıyor. Bu hastalıkların aile geçmişinde bulunması, düzenli tarama testleri ve genetik testlerin yapılmasını gerekli kılıyor. Aile öyküsü olan bireylerde, 45 yaşından önce genetik test ve kolonoskopi gibi taramalar öneriliyor.

Gençlerde kolon kanseri tedavisi, özel bir yaklaşım gerektiriyor. Genetik analizler ve kişiye özel tedavi planları, tedavi sürecinde önemli rol oynuyor. Kanser tedavisinin yanı sıra, genç hastaların psikolojik ve sosyal desteğe de ihtiyaç duyduklarını belirten Dr. Liska, tedavi sürecinin tüm yönleriyle ele alınmasının önemini vurguluyor. Ayrıca, kanser tedavisinin mali yükü ve üreme sağlığı üzerindeki etkileri de dikkate alınmalı.

Erken başlangıçlı kolorektal kanser, çevresel, genetik ve yaşam tarzı faktörlerinin birleşimi sonucu ortaya çıkan önemli bir toplum sağlığı sorunu. Genç yaşlarda kanser vakalarının artışını önlemek için, kişiselleştirilmiş tarama yaklaşımlarının geliştirilmesi ve hastaların belirtileri dikkate alarak erken tanı için dikkatli olmaları gerekiyor. Tedavi sürecinde çok yönlü bir yaklaşım ve genç hastaların özel ihtiyaçlarına yönelik destek, hayatta kalma oranlarını artırmaya yardımcı olacaktır.


