Madam Corinne Lütfü: Yaşamı ve Yaptıkları

8 Dakika Okuma

Bayan Corinne Lütfü, 1883 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. Cenova’dan İstanbul’a gelerek Türkiye’ye yerleşmiş ve Türk vatandaşlığına geçmiş Levanten bir İtalyan aileye aittir. Dedesi Gregoire, Osmanlı Sarayı’nda çevirmen olarak görev yaptığından aile soyadı olarak Tergiman’ı seçmiştir. Bayan Corinne’nin babası, uzun bir müddet Osmanlı hükümetleri için çalıştığından liyakat nişanı da almış olan Bahriye Nezareti tercümanı miralay (Albay) Doktor Luigi’dir. Aile içinde Louis olarak bilinen Luigi, Tıbbiye’yi İstanbul’da tamamlamış ve doktor olarak albaylığa kadar yükselmiş saraya da hizmet vermişti. İlerleyen yaşlarında paşa rütbesi de verilen Luigi, adını da İsmet olarak değiştirmiş ve 1923 senesinde vefat etmiştir. Annesi ise Mısır Hıdivlerine dayanan Adelaide Bedan Hanımefendidir. Büyük amcası, 1841 doğumlu Türk ordusunda görev almış, Ferdi Paşa diye de bilinen General Ferdinand, diğer bir amcası ise, eczacılık tahsili gören ve Beyoğlu’nda meşhur Limoner eczanesinin sahibi olan Felix idi.

Bayan Corinne ve kız kardeşi Edith Hanımefendi, 1914 yazında, 1909’da hanımların eğitimi ve toplumsal etkinliklere katılımı amacıyla kurulmuş Osmanlı Hanımlar Cemiyeti’nin yönetim kuruluna girmişler ve Bayan Corinne, cemiyetin saymanlığını yapmıştır. Savaş esnasında da tıpkı kız kardeşler, cepheden gelen yaralı askerlere bakmış ve moral vermek için çabalamışlardı.

Hekim Doktor Albay Luigi Bey’in kızı Bayan Corinne, Mustafa Kemal Paşa’nın da çok yakın arkadaşı olan Yüzbaşı Ömer Lütfü Bey ile tanışır. Kadıköylü Ahmet Bey ile Lütfiye Hanım’ın oğulları olan Ömer Lütfü Bey, Harp Okulu’nda genç subay öğrencilere etraftan işitilecek şekilde gür sesiyle ders vermekteydi. Bayan Corinne de bu gür sesli subayı Harp Okulu yanındaki fırında sesinden tanımış ve birbirlerine aşık olmuşlardı. 1909 senesinde evlilik hazırlıklarına başladıkları dönemde, Mustafa Kemal Atatürk de 1909 Nisan ayındaki 31 Mart vakası sonrası Hareket Ordusu ile İstanbul’a geldiğinde Ömer Lütfü Bey, onu müstakbel eşi Bayan Corinne ve İtalyan ailesi ile tanıştırmıştı.

Bayan Corinne ve ailesi, Harp Okulu’ndaki evde haftada bir müzik ve sohbet toplantıları yapmaya başlamışlardı. Kendisi piyano çalarken, Namık Kemal’in torunu, Ali Ekrem Bolayır’ın oğlu Cezmi keman çalar, Bayan Namer de solistlik yapardı. Bu müzikli toplantılar dönemin değerli şahsiyetlerinin bir araya gelip fikir münakaşalarının yapıldığı bir hale dönüşmüştü. 1909’daki bir aya yakın İstanbul günlerinde, iki kez bayan Corinne’nin bu toplantılarına katılan Mustafa Kemal, daha sonra da Osmanlı ordusunda askeri doktor olarak çalışan İtalyan asıllı Ferdinand (Ferdi) Paşa’nın kızları kültürlü Corinne ve Edith ile sürekli fikir alışverişlerinde bulunacaktır.

Lütfü Bey’in ailesinin, Müslüman olmayan bir ailenin kızı ile evlenmesine razı olmamaları sebebiyle bir zorluk yaşayan ikili, sonunda 5 Eylül 1910 tarihinde evlenmişlerdi.

Aile içindeki bilgilere göre, Lütfü Bey’in bu evliliğinden rahatsız olanlar sebebiyle Genelkurmaya yapılan şikayet sonrası, Lütfü Bey’in görev yeri de değiştirilir. Bu süreçte bir de oğlu olan Lütfü Bey’in Balkan Savaşı sırasında 1912’de Vize muharebelerinde şehit düşmesi ile Bayan Corinne Lütfü çocuğuyla dul kalmış ve onun için çetin günler başlamıştı. Mustafa Kemal de, İstanbul’a geldiğinde Bayan Corinne’e gelerek taziyelerini iletmiştir. Bundan sonra da Mustafa Kemal, Bayan Corinne Lütfü ve ailesiyle görüşmelerine devam etmiş ve İstanbul’da cemiyette değerli bir yer tutan Bayan Corinne ile Mustafa Kemal arasında yakın bir dostluk kurulmuştu. İstanbul’da olduğu zamanlarda sık sık ziyaretine giden ve Bayan Corinne’den Fransızca dersleri de almaya başlayan Mustafa Kemal, İstanbul’dan ayrılması sonrası bu defa mektuplaşmalar ile görüşmeye devam edecektir.

Bu esnada zaman acılara merhem olmuş ve Bayan Corinne ve ailesinin cumartesi toplantıları tekrar başlamıştı. Aile 1915’te Harp Okulu’ndaki evden Beyoğlu, Bursa sokağındaki (günümüzde Sadri Alışık sokağı) 4 katlı, 36 odalı konağa taşınmışlar.

ve yaşadıkları yerleri bir kulüp haline getirerek, konutlarında tekrar müzik eşliğinde sohbet toplantıları düzenlemişlerdi. Şiir ve edebiyata ilgi duyan Mustafa Kemal de İstanbul’a geldiğinde Corinne ailesini ziyaret etmeyi ihmal etmemişti. Madam Corinne’nin Mustafa Kemal’den bu toplantılara sadece iki dostu ile gelmesini istemesi üzerine, Mustafa Kemal bir seferinde Rauf Bey’i (Orbay), bir seferinde de Halide Edip’i (Adıvar) ve diğer bir arkadaşıyla birlikte bu toplantıya katılmıştı.

zk4meWE1aUGWRIEa eZnWw

Mustafa Kemal Paşa, Birinci Dünya Savaşı esnasında Arıburnu’ndan İstanbul’a döndüğü 1915 senesinin sonlarındaki günlerden birinde de, Madam Corinne’nin evindeki toplantılardan birine iştirak etmişti. Bu toplantıda bulunan Ali Bey’in (Özdeniz) aktardığına göre, Mustafa Kemal bir süre bu keyifli ve nazik toplantıda bulunmuş, daha sonra mazereti sebebiyle evden erken ayrılırken, çalanları ve dinleyenleri rahatsız etmemek gayesiyle, toplantıda bulunanlardan Ali Bey’in yanına gelerek kendisi adına ev sahibinden özür dilemesi ricasında bulunarak sessizce evden ayrılmıştı.

Mustafa Kemal 1913 yılından itibaren, görev yaptığı yerlerden Madam Corinne’e 1917 senesine kadar duygu ve düşünce içeren Fransızca mektuplar yazmaya devam etmişti. Madam Corinne’nin yeğeni Melda Özverimli’ye göre “Bir ders ortamında başlayan bu yazışma, zamanla düşüncelerini açıkça birbirine ifade etmekten çekinmeyen iki insan arasındaki samimi bir dostluğa dönüşür ve hiçbir zaman da dostluk sınırlarını aşmaz.” İkili arasındaki bu yakın ilişki, savaş sonundaki mütareke dönemlerine kadar devam etmiştir.

Mustafa Kemal’in Madam Corinne’e ilk mektubu, Sofya’ya askeri ataşe olarak gittiği günün ertesinde, 21 Kasım 1913 tarihinde yazılmıştı. Bundan sonra 28 Haziran 1914’e kadar yazılan mektupların yine Sofya’dan, 1915 senesinde Çanakkale Arıburnu’ndan, 1916 ve 1917 senelerinde de Kafkas cephesi olarak bilinen Diyarbakır, Siirt ve Silvan bölgelerinden yazıldığı bilinmektedir.

Mustafa Kemal İstanbul’dayken, devam ettiği Fransızca derslerinin bir devamı şeklinde başlayan bu mektuplaşmalar, ikili arasında kuvvetli bir dostluğu da pekiştirmişti. Madam Corinne ile yapılan bu Fransızca yazışmalar, kendisi için Fransızca bilgisini geliştirmek için de faydalı olmuştur. Hatta bazı mektuplardan anlaşılacağı üzere Madam Corinne’nin Fransızca ile ilgili uyarıları da görülmektedir. Bu mektupların bir diğer önemi de, 13 Mayıs 1914 tarihinde Mustafa Kemal tarafından yazılmış bazı Fransızca metinler arasında ilk defa Latin harfli fakat Türkçe paragrafların ve kelimelerin bulunmasıydı. Madam Corinne’nin de Türkçe bilmesi sebebiyle Mustafa Kemal, bazı zor kelime veya cümleleri Fransızca yerine Latin harfleriyle Türkçe yazmıştı. Bu kelime ve cümleler, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1928 senesindeki harf devrimi öncesinde ilk kez Latin harfleriyle Türkçeyi kullandığı örnekler olmuş ve gelecekteki bu devrime de yol göstermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, 1913 ile 1917 seneleri arasında Madam Corinne’e Fransızca olarak 15 mektup, 5 kart ve 2 telgraf göndermiştir. Bu yazılan mektuplar Madam Corinne’nin oğlu Reşad Ersü tarafından saklanmış ve 1953 yazında Peyami Safa’ya çeviri hakkı ve yayımlanması şartıyla verilmişti. O da bu mektupları Milliyet gazetesinde, fotokopileri ile birlikte “Atatürk’ün Bir Hanımefendiye Mektupları” başlığıyla 21 Kasım 1954 tarihli sayısından başlayarak 6 Aralık 1954’e kadar yayımlamıştır. Daha sonra Ersü’nün vefatı üzerine de kız kardeşi Edith’in kızı, yani Madam Corinne’nin yeğeni, Melda Özverimli tarafından da aile içi anlatımıyla tekrar yayımlanmıştır.

Cumhuriyet döneminde, bu ikilinin bir araya gelmediği bilinmektedir. Sadece kız kardeşi Edith (Edibe) Hanım’ın Ankara’da olduğunu öğrenmesi üzerine Mustafa Kemal Atatürk, kendisini davet etmiş ve sohbetlerinde kendisi ve ablasından birçok ilham aldığını ifade etmiştir. Bununla birlikte Cumhuriyetin ilanından sonra Gazi Mustafa Kemal’in bir Bursa seyahatinde Madam Corinne’i hatırladığı da bilinmektedir.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış