
Ensar Allah ismiyle bilinmekte olup, İran’dan destek görmektedirler. Husiler, Gazze Savaşı ile birlikte Filistin’e destek vermek amacıyla uluslararası ticari gemilere yaptıkları saldırılarla gündeme geldi. Bu eylemlerle ABD ve İngiltere’nin hedefi haline geldiler.

1990’lı senelerde Şiilerin bir bölümü olan Zeydiliği müdafaa gayesiyle öne çıkmaya başladılar.
Yemen’in kuzeybatısındaki Saada bölgesinde etkiliydiler. İsimlerini, Zeydiliğin en önemli figürlerinden Hüseyin Bedreddin El Husi’den almaktadırlar.

Amerika Birleşik Devletleri’nin 2003’te Irak’ı işgaliyle Husiler, Amerikan karşıtı gösterilerle gündeme gelmeye başladılar. Hedeflerinde ABD’nin destek sağladığı Yemen hükümeti de bulunuyordu.
O dönemki Cumhurbaşkanı Abdullah Salih’i yolsuzlukla itham ediyorlardı. “Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm” sloganlarıyla dikkat çektiler.
Bu süreçte dini hareketleri silahlı bir ayaklanmaya dönüştü ve hükümet güçleriyle çatışmaya başladılar.

Önderleri Hüseyin Bedreddin El Husi 2004’te hükümet güçleri tarafından öldürüldü. Husiler, 10 yıl sonra, 2014’te başkent Sanaa’yı kontrol altına aldı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin desteklediği o dönemki Yemen Cumhurbaşkanı Abid Rabbo Mansur Haydi 2015’te Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı. Yemen’de yıllarca sürecek iç savaş başlarken Husiler uluslararası kamuoyu tarafından daha da tanınır hale geldi.

İç savaşta Husilere İran destek verirken Yemen hükümetinin arkasında Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri yer aldı.
Amerika Birleşik Devletleri de koalisyon güçlerine askeri destek sağlıyordu. Husiler bu dönemde ülke sınırlarını aşan drone ve füze saldırılarıyla manşetlerde yer aldı.
En çok yankı uyandıranı 2019’da Suudi Arabistan’ın petrol tesislerine düzenlenen saldırıydı. Suudi Arabistan’ın petrol üretimi aksadı ve petrol fiyatları yükseldi.

Husiler bir sene sonra bu defa Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a balistik füze saldırısı düzenledi.
2022’de Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’ye düzenlenen drone saldırısında 3 kişi yaşamını yitirdi.
Yıllar süren savaşın ardından Suudi Arabistan, Husiler’i yenilgiye uğratamayınca müzakere masasına oturdu. Barış görüşmeleri zaman zaman aksaklıklar yaşasa da devam ediyor.

Husiler, hala başkent Sanaa’nın yanı sıra Yemen’in kuzeyini kontrol altında tutuyor. Kızıldeniz kıyıları da denetimleri altında bulunuyor.
Yemenlilerin büyük bir bölümü Husilerin idaresi altında yaşıyor. Husiler vergi toplayıp para da basıyor.
Birleşmiş Milletler’in 2010 verilerine göre destekçilerinin sayısı 100 bin ile 120 bin arasında değişiyor. Bunların içinde silahlı milisler de yer alıyor.

Husiler silahlı bir gruba dönüştükten sonra kendilerine örnek olarak Lübnan’daki Hizbullah örgütünü seçti.
2014’ten bu yana Hizbullah’tan askeri eğitim aldıkları belirtiliyor. Husiler, Hizbullah ve Hamas ilekendilerini İran’ın önderliğindeki direniş hattının bir parçası olarak görüyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan, İran’ı insansız hava araçları ve füzeler sağlamakla itham ediyor.

Husiler, Gazze Savaşı ile tekrar ön plana çıktı.
Kendilerini Filistinlilerin destekçisi olarak ilan eden Husiler, Gazze’ye destek olmak amacıyla Kızıldeniz’de İsrail’e giden gemileri hedef almaya başladı.

Kasım ayında İsrail’e ait olduğunu iddia ettikleri bir yük gemisine el koydular. Diğer ticari gemilere de insansız hava aracı ve balistik füze saldırıları yaptılar.

Husiler ayrıca, 10 Ocak’ta İsrail’e yardım ettiği gerekçesiyle Kızıldeniz’de ABD’ye ait bir geminin füze ve kamikaze dronları ile vurulduğunu bildirdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 11 Ocak’ta ABD ve Japonya tarafından hazırlanan ve Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının derhal durdurulmasını isteyen karar tasarısını onayladı.
Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa yolu sağlayan Süveyş Kanalı üzerinden küresel ticaretin yaklaşık %12’si gerçekleşiyor.




