Ayağı Kabul Etmediği Ayakkabıları, Ekmeği Haline Getiren Usta

6 Dakika Okuma
2VW4gfKVBkCnahCqVNrjkQ

Samsun’un Alaçam kazasında, 6 evlat sahibi Sultan (75) ve Şahin Kocabaş (82) çiftinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Burhan Kocabaş’ın her iki bacağı da bir yaşındayken yaşadığı yüksek ateşli rahatsızlık sonrası yapılan hatalı iğne sonucu hasar gördü. Küçük yaşta olması sebebiyle tedavi uygulanamayan Kocabaş, yaşamını engelli olarak sürdürdü. İlkokul eğitimi almayan, okuma yazma bilmeyen Kocabaş, 13 yaşındayken ailesi ve akrabalarının yaşadığı Bursa’ya göç etti. Eksikliğini sorun etmeyen ve erken yaşlardan itibaren iş hayatına atılan Burhan Kocabaş, sokakta ayakkabı boyacılığı yaparken rastladığı engelli bir ayakkabı tamircisinin yol göstermesiyle zanaat sahibi oldu. Bundan 30 sene evvel Osmangazi ilçesi Emek Mahallesi’nde kurduğu iş yerinde ayakkabı tamiratı yapmaya başlayan Kocabaş, sağlığı sebebiyle taşındığı Mudanya’nın Güzelyalı semtinde mesleğini sürdürüyor.

“ENGELLİLERİN ARKA PLANDA KALMASI, AİLELERİN FARKINDALIĞININ EKSİKLİĞİNDEN”

Elleriyle hayata tutunan ve hiç giyemediği ayakkabıların özlemini, ayakkabı tamirciliği yaparak dindiren 3 çocuklu baba, engelinin çalışmasına mani olmadığını vurgulayarak, hayat hikayesini şu sözlerle dile getirdi:

mCaycRJCZ06LKd6QkNuorg

“Ateşliyken köyde iğne yaptırıyorlar. İğneden dolayı bu hale geliyoruz. Felç oluyoruz. Tedavisi o zaman yapılmalıydı. Doktora götürmüşler, dayanamaz denilerek tedavi etmemişler. O şekilde kaldı. Fizik tedaviye kaldıramaz denilerek 1 yaşındayken, bu nedenle böyle kaldık. Tedavi fırsatı oldu ancak maddi yetersizliklerden dolayı olamadım. O halde kaldık bu zamana kadar işte. Boyacılık yaptım. En son bu işe merak sardım. Bu işte 30 senedir devam ediyoruz. Ben çalışmayı seviyorum. Köyden beri hep çalışmak istedim. Engellilerin arka plana itilmesi, ailelerin bilgisizliğinden kaynaklanıyor. Öğrendikten sonra da iş işten geçmiş oluyor. Devlet de belediyeler de önayak oluyor ancak aileler imkan tanımıyor. Tanımadığı için de böyle geri planda kalıyor. Devletin verdiği 3 kuruş maaşla o şekilde geçiniyor. Ben aileme çalışacağım dedim, ısrar ettim. Yoksa onlar çalışmaya mecbur etmiyorlardı. Ben kendim istekle çalıştım. Kimsenin baskısıyla değil. Kendi kararlarımı kendim alarak başardım çok şükür. Boyacılık yaparken, sokakta tanıdığım sakat bir ayakkabı tamircisi vardı. Nasıl yapıyorsun diye sordum, ‘Kendine inanan her engelli bu işi yapabilir’ dedi. Biz işte oradan kısmet dedik. Allah nasip ederse yapacağız dedik, başardık. Öyle bir heves oldu. Hem boyacılık hem o işi öğrendik. Ve bu işi yapan Emek’te de bir engelli mevcutmuş, vefat etti. Onun da ayağı sakattı. Onun yanına uğrayıp, sohbet ederken, o şekilde cesaretle öğrendik. Dükkanı da o arkadaştan satın aldım.”

TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN MÜŞTERİSİ VAR

Ayakkabı boyacılığı yaparken yolda tanıştığı engelli ayakkabı tamircisinin motive etmesiyle zanaat sahibi olan Kocabaş’ın, Türkiye’nin dört bir yanından müşterisi bulunuyor. Hatta 7 ay önce iş yerini kapattığı Emek Mahallesi’ndeki bir esnaf arkadaşı, tamir edilecek ayakkabıları, her gün Mudanya’ya getirip, tamir etmesi için ‘Burhan Usta’ya emanet ediyor. Her sabah evinin bulunduğu binanın beşinci katından, elleriyle yürüyerek merdivenlerden inen ve apartman girişindeki tekerlekli sandalyesine binerek dükkanına gelen Burhan Kocabaş, işini büyük bir sevgi ve şevkle yaptığını belirterek, “Bu işi seversen zor değil, seveceksin. Sevmeden yapamazsın. Doğu’dan gelenVar, farklı şehirlerden, özellikle de İstanbul’dan gelenler oluyor. Yani Bursa’nın her tarafından müşterilerim var. Müşteri potansiyeli yüksek ama sağlık sorunlarım ve bel fıtığımın ağrılarına dayanamadığım için mecburen buraya yerleşmek durumunda kaldım. Havası nedeniyle buraya taşındım. Buranın atmosferi güzel. Bende de astım başlangıcı var, bu tozdan dolayı tetikleniyordu. Buranın havası bana iyi geldiği için buraya taşınmaya karar verdim. Konuşma tarzım, alakam ve işimin kalitesiyle öne çıkmaya çalışıyorum, yani işimi en iyi şekilde yapmaya özen gösteriyorum. Ben örneğin dış görünüşe değil, dayanıklılığa önem veririm. Biraz da fiyat konusunda hassasım. Şu an sektörde fiyatlar çok arttı. Ben ise fiyatları makul tutuyorum. Dükkanım kendime ait olduğu için kira ödemiyorum.” şeklinde konuştu.

“TAKIM ELBİSE VE AYAKKABI GİYMEK İSTERDİM”

Maddi zorluklar sebebiyle protez sahibi olamayan Burhan Kocabaş’ın en büyük arzusu ise takım elbise ve ayakkabı giyebilmek. Ancak protezin de artık şeker hastalığı nedeniyle mümkün olmayacağını belirten Kocabaş, “Elbette isterim. Kim yürüyerek dolaşmak istemez ki. Ama masraflı bir şey. Sıradan ayakkabı giymek, gezmek isterim. Takım elbisemle ayakkabılarımı giymek. Bu işe başlarken, biraz da bu hevesim vardı. Ben de böyle giyinebilir miyim diye. Lakin imkanlar yetersiz. Biraz da bu mesleğe yönelmemde ayakkabı özlemi etkili oldu” dedi.

“KENDİ PARAMLA GEÇİNİYORUM”

24, 22 ve 16 yaşlarında üç çocuğu olan Kocabaş, çocuklarını ayakkabı tamirciliği yaparak büyüttüğünü belirterek, engelli bireylerin sosyal hayata dahil olması gerektiğini vurgulayarak, “Çekinecek bir şey yok. 20 yıl öncesine göre artık daha kolay. Engellilerin çalışması güzel bir şey. Dışarıda boş gezmektense çalışmak daha ideal. Ben kendi kazancımla geçiniyorum. Dükkanlarımı ve evimi aldım. Bağ-Kur’umu ödeyerek emekli oldum. Ben devletten maaş aldım, almadım değil ama Bağ-Kur’a kayıt olduktan sonra kesildi. Kesilmesinde sorun yok zaten. Ama halimden memnunum. Kendi gelirimi kendim elde ediyorum. Çocuklarımı okuttum, ikisi üniversite mezunu. Şimdi üçüncüsünü okutacağım. Şu anda lisede okuyor. Hepsini ayakkabı tamirciliğiyle başardım. Başka bir yerden bir destek gelmedi. Ben zaten istemem de. Çalışınca oluyor, yeter ki kararlı ol. Çok para kazanacağım dersen bu işi yapamazsın. Az parayla çok iş yapman gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ETİKETLENDİ:
Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış