Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı, 1930 yılına dek Ali Rifat Çağatay’ın melodisiyle seslendirilirken, 1930’dan sonra ise Osman Zeki Üngör’ün melodisiyle okunmaya başlanmıştır.
Ankara’daki Büyük Millet Meclisi, kurulmasından bir sene sonra hissedilen ihtiyaç üzerine “Milli Marş” oluşturulması için 500 lira ödüllü bir yarışma düzenlemiştir.
Bu ödülün miktarını ve yarışmanın organize edilmesini üstlenen dönemin Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanı) Rıza Nur, yarışmaya güfte haricinde 500 lira da melodi ödülü eklemiştir.
Yarışmaya mümkün mertebe çok katılım sağlanması amacıyla Meclis tarafından aktif bir biçimde faaliyet gösteren gazetelere ve ülkede erişilebilen her bölgeye duyuru gönderilirken, 6 ay içerisinde 724 şiir ulaşmıştır.
İstiklal Marşı yazılması için TBMM tarafından gönderilen ilanın yeni içeriği şu şekildeydi:
“Şairlerimizin ilgisine; Milletimizin iç ve dış bağımsızlık uğruna yaptığı mücadeleyi ifade etmek için bir İstiklal Marşı, Umur-u Maarif Vekili Celilesi tarafından yarışmaya sunulmuştur. Bu yarışma, 23 Kanun-u evvel sene 36 tarihine kadar sürecek olup bir edebiyat kurulu tarafından, yollanan eserler arasından seçilecektir ve kabul edilen yapıtın güftesi için beş yüz lira ödül verilecektir ve ayrıca en az beş yüz lira tahsis edilecek olan melodi için daha sonra ayrı bir yarışma açılacaktır. Tüm başvurular Ankara’da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaleti’ne yapılacaktır.”

724 ŞİİR ARASINDAN SEÇİM YAPILDI
Bu 724 şiirin değerlendirilmesi için Meclis bünyesinde görevli hükümetin Maarif Vekaletince (Milli Eğitim Bakanlığı) kurulan komisyonda görevlendirilen uzman kişiler, 724 şiiri ayrı ayrı okuyarak değerlendirme yapmış ve içlerinden 6 tanesini seçmiştir.
Para ödülü konulduğu için yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Akif Ersoy, bilahare Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine Taceddin Dergahı’nda yazdığı ve Türk Ordusu’na ithaf ettiği şiiriyle yarışmaya dahil olmuştur.
“Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” diyen Ersoy’u razı etmek için Hamdullah Suphi, “İstiklal Şairi”ne şu mektubu yazmıştır:
“Çok kıymetli ve saygıdeğer efendim İstiklal Marşı için açılan yarışmaya, katılmamanızdaki sebebin ortadan kaldırılması için birçok tedbir bulunmaktadır. Sayın üstadanelerinin istenen şiiri ortaya koymaları, hedefin gerçekleşmesi için son çare olarak kalmıştır. Değerli hassasiyetinizin gerektirdiği ne varsa hepsini yaparız. Ülkeyi bu etkili telkin ve coşku aracından mahrum bırakmamanızı rica eder, bu vesile ile en derin saygı ve sevgilerimi sunarım efendim.”
Yapılan değerlendirmeler sonucunda TBMM’nin 12 Mart 1921 tarihli toplantısında, Mehmet Akif’in kaleme aldığı şiir coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Meclis’te İstiklal Marşı’nı okuyan ilk kişi de Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy, marşın kabulünden sonra bütçeden ayrılan 500 lira ödemeyi kadın ve çocuklara mesleki eğitim sağlayan Darül Mesai Vakfına bağışlamıştır.

YARIŞMAYA 24 BESTECİ KATILDI
İstiklal Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a almayan Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın Türk milletinin eseri olduğunu belirtmiştir.
Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmıştır ve 1924 senesinde Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini uygun görmüştür.
1930’a kadar çalınan beste o sene değiştirilmiş ve dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı günümüzdeki beste yürürlüğe konulmuş ve toplam dokuz kıta ile bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır.
Üngör’ün yakın arkadaşı Cemal Reşit Rey ile yapılmış bir söyleşide belirtildiğine göre, beste aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştı ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir.
Söz ve melodide zaman zaman görülen uyumsuzluğun (örneğin “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” dizesi ezgili okunduğunda “şafaklarda” sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) asıl sebebi de budur.
Protokol gereği, yalnızca ilk iki kıta beste eşliğinde İstiklal Marşı olarak söylenmektedir.

