Erdoğan’dan Suriye Mutabakatı Vurgusu: Güvenlik ve Huzurun Anahtarı mı?

11 Dakika Okuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Komşumuz Suriye’nin ülke bütünlüğüne, birliğini koruyan yapısının muhafazasına, beraberlik ve düzeninin sağlamlaştırılmasına çok değer veriyoruz. Sadece Gazze’de, Batı Şeria’da değil tüm bölgede barış, güven istiyoruz. Farklı inanç, mezhep, etnik unsurların bir arada yaşadığı bir bölge düşlüyoruz. Dün ulaşılan anlaşmanın tam olarak uygulanması Suriye’nin güvenliğine ve rahatına katkı sağlayacaktır. Bunun da kazananı Suriyeli kardeşlerimizin hepsi olacaktır” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde ‘Filistinlilerle Kardeşlik İftarı’nda’ Filistinli aileleri misafir etti. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Davetimize katılarak iftar soframızı şereflendiren siz değerli kardeşlerime, ailem adına, ulusum adına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Mübarek Ramazan ayının kardeşliğimizi pekiştiren, yardımlaşmamızı güçlendiren bu birlik ve kudret atmosferinde sizlerle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Cumhurbaşkanlığı Yerleşkemize, devletin evine, bu kahraman topraklara hepiniz hoş geldiniz, onur verdiniz. Konuşmamın hemen başında sizlerle birlikte halkımızın ve Filistin halkının mübarek Ramazan ayını içtenlikle kutluyorum. Bu kutsal aya nasıl sağlıklı bir şekilde ulaştıysak, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı’na da aynı biçimde sıhhatle, afiyetle, huzurla erişmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin diyorum” şeklinde belirtti.

“Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’dakiler başta olmak üzere dünyanın her yerinde onuruyla hayata tutunan Filistin’in cesur evlatlarını kendi adıma ve milletim adına saygıyla selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zulme ve zalime karşı duran, şehitlik şerbetini onurla, saygıyla yüzlerinde açan tebessüm çiçekleriyle içen tüm şehitlerimizi Filistin’in yiğit evlatlarını bugün bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Rabbim hepsinin ruhlarını şad, yerlerini cennet eylesin. Yüce Allah Bakara Suresi’nin 154. ayetinde şöyle buyuruyor. Yani Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Hayır onlar diridirler. Ama siz bilemezsiniz. Evet, fiziken aramızdan ayrılmış olsalar bile şehitlerimizin ölmediklerine inanıyor, bu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyoruz. Gazze’de ve Batı Şeria’da vatanları, onurları, özgürlükleri için toprağa düşen tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Aynı şekilde kendilerini adadıkları kutsal yolda çabalarken gazilik mertebesine ulaşan kardeşlerimize de sağlıklı uzun ömürler diliyorum” açıklamasını yaptı.

Şair Necip Fazıl’ın orucu maddi ve manevi sayısız zenginliğin kaynağı olarak tanımladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tuttuğumuz oruçların, yaptığımız iyilik ve ibadetlerin, ettiğimiz duaların maddi ve manevi zenginliklerimizi arttırmasını, hayatımıza bereket ve rahmet katmasını içtenlikle temenni ediyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde büyük bir acının, son yüzyılın en acımasız soykırımlarından birinin mağdurlarını ağırladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’nin asil olduğu kadar kalbi kırık evlatlarını milletin evinde, bu kahraman yerde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Burada şu konunun önemini tekrar vurgulamak istiyorum” değerlendirmesini yaptı.

“Savaşta bile ilişilmemesi gereken 330’dan fazla sağlık çalışanı kasıtlı bir şekilde öldürüldü”

İsrail’in 471 gün boyunca Gazze’de gerçekleştirdiği kıyımların insanlık tarihine bir kara leke olarak yazıldığını, soykırım örgütünün saldırıları sonucunda çoğu çocuk ve kadın 61 binden fazla kardeşimiz şehit oldu. 200’den fazla basın mensubunun öldürüldüğünü bir kez daha hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savaşta bile ilişilmemesi gereken 330’dan fazla sağlık çalışanı bilerek öldürüldü. Ağzı süt kokan bebekleri, annelerinin öpmeye doyamadığı masum çocukları öldürmekten acımasızca bir zevk alan bir çılgınlık haline, bazen öfkeyle, bazen utançla tüm dünya gibi biz de 471 gün boyunca tanık olduk. Tertemiz kanlarıyla toprağı sulayan şehitlerden bahsederken3 yaşındaki Rim isimli çocuk da onlardan biriydi. Dedesi Ebu Diyar, Rim’in gözlerine sevgiyle bakarak “Sen benim canımın parçasısın” diyerek torununu defnetmişti. Geçtiğimiz aralık ayında Ebu Diyar da İsrail saldırılarında hayatını kaybetti. Pek çok dede torunlarından, pek çok torun da dedelerinden yoksun kaldı; sayısız çocuk annesiz ve babasız büyümek zorunda kaldı. Ebu Diyar torunu Rim’i nasıl kendi özünden bir parça olarak gördüyse, ona nasıl sevgi ve şefkatle yaklaştıysa, biz de Filistin’i her zaman “özümüzden bir parça” olarak gördük ve Filistinli kardeşlerimizi “canımızdan bir parça” olarak kabul ettik.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin halkıyla 400 yıldır aynı kaderi paylaştığımızı ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmadığımızı vurgulayarak, Kudüs’ten Hayfa’ya, Safed’den Yafa’ya, Nablus’tan Akka’ya kadar Filistin topraklarının her köşesinde ortak tarihimizin, dostluğumuzun, dayanışmamızın ve kardeşliğimizin izlerinin bulunduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk’ü, Kürt’ü ve Arab’ıyla kurduğumuz gönül birliği, Filistin’in sokaklarına, caddelerine, camilerine, evlerine, hanlarına, çarşılarına ve çeşmelerine yansımıştır. Örneğin, Mescid-i Aksa’nın Babil Silsile Kapısı’ndan dışarı çıktığınızda, karşınızda göreceğiniz ilk caddenin adı El Hakkari’dir. Bu cadde, Selahaddin Eyyubi’nin ordusuyla Kudüs’ün fethine katılan ve fetihten sonra buraya yerleşen Hakkarili süvarilerin anısına ithafen bu ismi almıştır” dedi.

Bugün Yafa’nın merkezinde tüm görkemiyle yükselen Osmanlı Hükümet Konağı ve daha birçok tarihi yapı, Filistin ile paylaştığımız ortak geçmişin somut örneklerindendir. Filistin topraklarının her karışında, sonsuz kardeşliğimizin izleri ve sembolleri bulunmaktadır. 9 Aralık 1917’de son Osmanlı birliğinin Kudüs’ten ayrılırken Mescid-i Aksa’yı korumakla görevli bazı askerler bıraktığını ve bunlardan birinin de 8. bölükten Iğdırlı Hasan Onbaşı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hasan Onbaşı, yarım asır boyunca Mescid-i Aksa’daki nöbetini bırakmamıştır. Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın gösterdiği bu bağlılık, sabır ve inançla biz de bugün aynı nöbeti sürdürüyoruz. Türk Milleti olarak Kudüs ve Filistin konusundaki sorumluluğumuz hala devam ediyor. İşte bu anlayışla, Siyonist rejimin 471 gündür devam eden işgal ve soykırım politikalarına karşı Gazzeli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız” açıklamasını yaptı.

“9 ülkenin daha Filistin’i tanımasına destek olduk”

Saldırıların başladığı 7 Ekim tarihinden itibaren akan kanı durdurmak için tüm imkanları seferber ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

“Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, katıldığımız tüm uluslararası platformlarda Filistinli mazlumların sesi olduk. Haksızlıkları dile getirdik. Mevcutlara ek olarak 9 ülkenin daha Filistin’i tanımasına yardımcı olduk.”

Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararı aldığını, Gazze’ye yaklaşık 100 bin ton insani yardım malzemesi gönderdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile olan ticari ilişkileri tamamen keserek toplam 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden vazgeçildiğini dile getirdi. Milyonlarca insanın katıldığı mitingler, boykotlar ve farkındalık çalışmalarıyla Filistin halkının haklı mücadelesine destek verildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyonist rejime yaranmak için Filistin direnişini karalayanlara, terör örgütü suçlaması yapanlara ve her konuşmalarında bahaneler öne sürenlere rağmen, Gazze’nin kahraman evlatlarının her zaman yanında olduk. Gazzeli bin 369 hasta, yaralı ve refakatçinin ülkemizdeki hastanelerde tedavi görmesini sağladık” dedi.

880 vatandaşın Gazze’den tahliye edildiğini ve 2 bine yakın Filistinliye Ankara, İstanbul ve diğer birçok şehirde barınma imkanı sunulduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılay, AFAD, Türkiye Diyanet Vakfı ve diğer vakıfların öncülüğünde yürütülen çeşitli yardım faaliyetleriyle Filistinlilere destek verildiğinibelirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Filistin arasındaki sonsuz kardeşliğe kimsenin engel olamayacağını ifade ederek, “Filistin’i ve Filistinli kardeşlerimizi gelecekte de yalnız bırakmayacağız. Filistin’in özgürlük mücadelesini her şartta coşkuyla destekleyeceğiz. Son zamanlarda İslam ülkelerinin Filistin davasına sahip çıkma, Filistinlilerin haklarını savunma konusunda gösterdiği kararlılığı memnuniyetle karşılıyoruz. Gazze’nin geleceği için Kahire’de yapılan acil Gazze zirvesinde ortaya konulan planı çok kıymetli buluyoruz. 19 Ocak’ta sağlanan anlaşmanın devam etmesini umuyoruz. Ancak Netanyahu hükümetinin ateşkesi bozma çabaları ilk günden itibaren artarak devam etmektedir” şeklinde konuştu.

“Bölgemizde böl ve yönet taktiğine dayalı yeni projelerin hayata geçirilmesine izin vermeyeceğiz”

Siyonist yayılmacılığı devlet politikası haline getiren mevcut hükümetin amacını çok iyi bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde böl ve yönet temeline dayanan yeni projelerin uygulanmasına müsaade etmeyeceğiz. Burada özellikle vurgulamak isterim. Filistinlileri topraklarından sürerek Filistin halkına ikinci bir Nekbe felaketini yaşatma girişimlerinin hiçbiri kabul edilemez. Filistin’in mülkiyeti Filistinli kardeşlerimizin elindedir. Hayal aleminde yaşayanlara Filistin’in ünlü şairi Mahmut Derviş’in şu anlamlı şiirini hatırlatmakta fayda görüyorum: ‘Ve yemin ederim ki yarına kadar bir mendil işleyeceğim. Gözlerine sunduğum şiirlerle bezenmiş ve baldan ve öpücüklerden tatlı cümlelerle dolu bir Filistin vardı. Bir Filistin, unutmayın, yeniden doğacak.’ Evet, Filistin asırlardır olduğu gibi var olmaya devam edecektir. Şu gerçeği artık herkesin anlaması gerekmektedir. İki devletli çözüm, bölgedeki tüm halkları refaha kavuşturacak tek yoldur. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan özgür, bağımsız ve toprak bütünlüğüne sahip egemen bir Filistin devleti kurulmadan adil ve kalıcı bir çözümden söz etmek mümkün değildir” açıklamasında bulundu.

Gazze’nin yeniden inşası ve canlandırılması için başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumun tüm üyelerini aktif sorumluluk almaya davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz sadece Gazze’de, sadece Batı Şeria’da değil, tüm bölgemizde barış, huzur ve refah istiyoruz. Farklı inançların, mezheplerin ve etnik unsurların bir arada yaşadığı bir bölge hayal ediyoruz. Bunun için de tüm gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

Suriye’nin toprak bütünlüğüne, birliğinin korunmasına ve istikrarının güçlendirilmesine büyük önem verdiklerini bir kez daha vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk günden beri sürekli bunu savunduk. Bunun önemine dikkat çektik. Suriye’nin terörden temizlenmesine yönelik her türlü çabayı doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Dün varılan anlaşmanın eksiksiz uygulanmasının Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna katkı sağlayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun kazananı Suriyeli kardeşlerimizin tamamı olacaktır. Her zaman tekrar ediyorum. Araplar, Türkler ve Kürtler olarak kardeşliğimizi güçlendirdiğimiz ölçüde, oyunları bozabilir ve geleceğimizi güvence altına alabiliriz. Birbirimizin elini tutmaktan, birbirimize sımsıkı bağlanmaktan ve birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstermekten başka kurtuluş yolunun olmadığını lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Rabbim bizleri her türlü fitneden, çatışmadan ve emperyalistleri sevindirecek kardeş kavgasından korusun diyorum. İftar soframızı onurlandıran Filistinli ailelerimize, kardeşlerimize ve çocuklarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Onlarla olan dayanışmamızı millet olarak çok daha güçlü bir şekilde sürdüreceğimizi tekrar belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. – ANKARA

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış