Cidde Müzakereleri: Savaşın Ortasında 30 Günlük Bir Umut Işığı mı?

4 Dakika Okuma

Ukrayna ve ABD delegasyonları arasında Cidde’de gerçekleşen toplantıda, Kiev’in hemen yürürlüğe girecek şekilde 30 günlük bir mütarekeyi onaylamaya istekli olduğu belirtildi. Ancak toplantıdan elde edilen sonuçlar, henüz “işin başlangıcında” olunduğunu gösteriyor.

BBC Diplomasi muhabiri Paul Adams, Cidde’deki müzakerelerden dikkat çeken ayrıntıları değerlendirdi:

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun ifadesiyle “Sorumluluğun artık Rusya’da olması” önemli bir an.

ABD ve Ukrayna’nın ortak bildirisinde belki de en mühim nokta, “ABD’nin, barışın sağlanması için Rusya’nın tutumunun belirleyici olacağı konusunda Moskova ile temasa geçeceği” ifadesi.

Geçtiğimiz haftalarda Donald Trump’ın Ukrayna’dan neler beklediğini ve Beyaz Saray’ın ne kadar “dürüst” davranabileceğini yeterince gördük. Şimdi ise Rusya’nın niyetinin kamuoyu önünde sınanması sırası geldiği anlaşılıyor.

Donald Trump’ın Vladimir Putin ile ilişkisi bugüne dek belirsizliklerle doluydu. Zelenskiy’e uygulanan baskıyı dengeleme yönünde belirgin bir işaret verilmiş değil. Salı günkü ABD-Ukrayna duyurusu da Trump’ın Zelenskiy’e karşı tavrının birdenbire değiştiğini göstermiyor. Senelere dayanan, karşılıklı bir güvensizlik söz konusu.

Diğer taraftan Beyaz Saray’daki çetin rekabetin meydana getirdiği uygunsuz atmosferin, gerçek barış sürecinin başlamasıyla dağılmakta olduğu düşünülebilir. ABD’nin Ukrayna ile istihbarat paylaşımı ve güvenlik desteğinin kısa bir duraksamadan sonra tekrar başlaması, Rusya üzerindeki baskıyı artırabilir.

Henüz yolun başındayız, uzlaşmanın ayrıntılarının büyük bir kısmı görüşmelerle netleşecek. Bildiri Ukrayna’nın uzun vadeli güvenlik beklentileriyle ilgili ve savaşı sona erdirmek üzere genel vurgulara sahip. Fakat son paragraftaki ifadeler, Washington’ın Ukrayna’daki madenlerle ilgili bakış açısını yansıtıyor. Buna göre güvenliği sağlamanın yolu, Kiev’in umduğu askeri garantilerden ziyade, tartışmalı değerli maden ve mineral anlaşmasından geçiyor.

Tamamen ticari bir düzenleme olan mineral anlaşmasının Rusya’nın saldırgan girişimlerini engellemede nasıl etkili olacağı konusu, açıklığa kavuşturulmayı bekliyor.

Duyuru ayrıca Ukrayna heyetinin, “Avrupalı ortakların da barış sürecine dahil edilmesi” isteğini içeriyor, fakat Washington’ın bu konudaki görüşüne yer verilmemiş.

Suudi Arabistan’daki bu zirve, çalkantılı geçen son günlerin ardından bir “yeniden başlama” işlevi görebilir. Ancak ABD ve Ukrayna’nın bundan sonra tamamen aynı fikirde olduğu anlamına gelmiyor.

Eğer Zelenskiy bundan sonra bir şüpheye düşerse, alışılmış diplomatik kuralları pek de önemsemeyen değişken bir Amerikan lideriyle karşı karşıya kalacağını artık biliyor. Topu Rusya’nın sahasında tutmak için elinden geleni yapacak, fakat topun tekrar kendi sahasına gelebileceğinin de farkında olacak.

Cidde’deki toplantıdan sonra neler yaşandı?

Ukrayna, ABD ile yapılan görüşmelerde, derhal geçerli olacak şekilde 30 günlük bir ateşkesi onaylamaya hazır olduğunu duyurdu. ABD heyetine liderlik eden Dışişleri Bakanı Marco Rubio bu gelişme üzerine “topun Rusya’da olduğunu” ifade etti.

Donald Trump, bu gelişme akabinde Zelenskiy’i tekrar Beyaz Saray’a davet etmeye istekli olduğunu belirtti.

Trump sözlerinin devamında “Umarım Başkan Putin de (ateşkesi) kabul edecektir” şeklinde konuştu.

Taraflar Suudi Arabistan’ın başkenti Cidde’de devam eden sekiz saatlik bir görüşme maratonu sonunda bu sonuca ulaştı.

Buna göre Ukrayna, Rusya’nın da onaylaması durumunda, ABD’nin 30 günlük ateşkes teklifini kabul edeceğini taahhüt etti.

Gelişme sonrası konuşan Dışişleri Bakanı Rubio, Rusların da ateşkes teklifini kabul etmelerini umduğunu dile getirdi.

Marco Rubio, Moskova’nın ateşkesi kabul etmemesi ihtimaline dair bir soruya, “Maalesef burada barışın önünde engel olan şeyin ne olduğunu anlayacağız” cevabını verdi.

Anlaşma sonrası açıklama yapan Zelenskiy de “Rusya’yı ikna etmek ABD’ye düşüyor” mesajını verdi.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış