Erdoğan’dan Sert Uyarı: Türkiye, Kirli Oyunlara Geçit Vermeyecek!

14 Dakika Okuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, 40 senedir yakasını bırakmayan bir dertten kurtulmaya uğraşırken ‘yeni sorun alanları’ oluşturmanın, devlet düşmanlarından gayrısına faydası olmaz. Millet olarak iç bütünlüğümüzde zafiyet yaşanmasına rıza gösteremeyiz. Yakın çevremizde uzun zamandır oynanan çirkin senaryoyu Türkiye’de de uygulamak isteyenlere, 14 senedir olduğu gibi tekrar imkan vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde ulusa sesleniş konuşması yaptı. Sözlerine, 10 gün önce başlayan Mübarek Ramazan ayını bir kez daha kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönüllerimizi aydınlatan bu feyizli günlerin milletimizle

birlikte İslam dünyasına ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan dilerim. Ramazan ayı; orucuyla, Kur’an okumalarıyla, teravih namazıyla, her akşam adeta birer sevgi ortamına dönüşen iftar sofralarıyla ve daha birçok güzelliğiyle hayatımızı tamamen saran bir rahmet ve bereket mevsimidir. Ramazan ayı, yardımlaşmamızı güçlendirdiğimiz, kardeşliğimizi yükselttiğimiz, paylaşmanın tadına vardığımız özel zamanlardır. Rabbim, hepimize merhum Sezai Karakoç’un ‘Her yıl davet edildiğimiz bir ruh ziyafeti’ dediği bu seçkin ve kutlu günleri layıkıyla algılamayı ve yaşamayı nasip etsin diyorum. Ramazan’ın gelmesiyle birlikte günlük hayatımızda bir canlılığın, aile birliğimizde bir kaynaşmanın, toplumsal hayatımızda paylaşma ve yardımlaşma özelliklerinin en üst düzeye çıktığını görüyoruz. Şükürler olsun gerek belediyelerimiz, gerek kamu kuruluşlarımız, gerek vakıf ve derneklerimiz, gerekse hayırseverlerimiz sınırlarımız içinde ve dışında Ramazan’ın maneviyatına uygun faaliyetler düzenliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Mübarek Ramazan ayını ülke ve gönül topraklarında bir “iyilik hareketine” dönüştüren herkesi, siyasi görüş ayrımı yapmaksızın bütün yerel yönetimleri, bütün sivil toplum örgütlerini içtenlikle tebrik ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimizin bir nimeti olarak bu Mübarek Ramazan ayını önceki yıllara göre daha huzurlu, daha neşeli karşıladık; öyle de geçiriyoruz. Komşumuz Suriye’de 14 yıllık zulmün ardından kardeşlerimiz, ilk kez Ramazan ayını üzerlerine bomba düşme endişesi taşımadan geçiriyorlar. Aynı şekilde geçen Ramazan’ı İsrail’in vahşi saldırıları altında geçiren Gazzeli kardeşlerimiz, ateşkesin sağladığı hassas ortamda enkazların arasında bile olsa 471 gün sonra rahat bir nefes alıyorlar” şeklinde konuştu.

Suriye ve Gazze’ye bir kez daha sevgilerini ve destek mesajlarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu Ramazan’ın ülkemizle birlikte tüm bölgemizde ve ötesinde kardeşliğe, barışa ve huzura vesile olmasını içtenlikle temenni ediyoruz. Elbette burada şu konuya da değinmeden geçemeyeceğim: Biz, ‘herkes için barış, herkes için istikrar’ dedikçe, İslam coğrafyasının kargaşasından çıkar sağlayan güç merkezleri de boş durmuyor” dedi.

“Türkiye olarak Suriye’nin bütünlüğünü, düzenini, sosyal uyumunu hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve şiddet eylemini en güçlü şekilde kınıyoruz”

Afrika’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a kadar birçok yerde bazen etnik, bazen mezhepsel, bazen de inanç farklılığı üzerinden kavga, gerginlik ve karmaşa çıkarılmaya çalışıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun son örneğine komşumuz Suriye’de eski rejim kalıntısı provokatörlerin mezhep çatışması çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde tanık olduk. Ülkenin özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerinde başlayan olaylarda Suriye ordusu mensuplarının yanı sıra, birçok sivil de yaşamını yitirdi. Maalesef bunların arasında teravih namazından ayrılırken haince şehit edilen kardeşlerimiz de var. Suriye hükümet güçlerinin etkin müdahalesi sayesinde olayların büyük ölçüde kontrol altına alındığını, ancak sahadaki durumun hassasiyetini hala koruduğunu görüyoruz. Öncelikle burada şunu açıkça belirtmek isterim. Türkiye olarak Suriye’nin birliğini, dirliğini, toplumsal bütünlüğünübarış amacına yönelik her türlü saldırıyı, terör ve şiddet olayını en güçlü şekilde kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin aleyhine gelişebilecek herhangi bir durumu engellemek için gerekli tedbirleri aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca gergin atmosferin hızla ortadan kalkması için Suriye yetkililerine gerekli tavsiyelerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Şara’nın ılımlı ve yatıştırıcı olduğu kadar, kanun dışına çıkanların cezalandırılacağına dair kesin açıklamalarını olumlu buluyoruz. 8 Aralık’tan bu yana Sayın Şara, ‘intikamcılık’ tuzağına düşmeden kapsayıcı bir politika izlemektedir. Bunun güçlenerek devam etmesi, Suriye’ye yönelik planları bozacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye’nin uzun zamandır özlemini çektiği kalıcı sükunet ve güven ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle temenni ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri ayrımı yapmadan tüm Suriye halkının sağduyulu davranarak, ülkelerinin bölünmesini ve istikrarsızlık bataklığına sürüklenmesini isteyenlere izin vermeyeceğine inanıyorum. Şu gerçeğin altını bugün tekrar çiziyorum. Bizler, binlerce yıldır bu coğrafyada beraber yaşamış, aynı kaderi paylaşmış insanlarız. İnşallah sonsuza dek burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Bölgemizde huzura açılan kapının anahtarı birlikteliktir, beraberliktir; üzüntümüzün de sevincimizin de ortak olduğunun bilincine varmaktır”

“Türkler, Araplar, Kürtler, Sünniler ve Aleviler olarak birbirimizin koruyucusuyuz, arkadaşıyız, kader ortağıyız” diyen Erdoğan, “Eğer ayrılığı içimize sokmazsak, Müslümanların kanından ve gözyaşından faydalananlar hiçbir şey yapamaz. Fakat birbirimize düşersek, o zaman bizi kimse koruyamaz. Bölgemizde huzura açılan kapının anahtarı birlikteliktir, beraberliktir; acımızın da sevincimizin de ortak olduğunun idrakine varmaktır. Birlik ve beraberliğimiz ne kadar güçlüyse, kardeşlik kalemiz de o kadar sağlam, o kadar geçilmez olacaktır. Suriye’deki ateşi tam 14 yıldır ülkemize yaymaya çalışanlara da şunu tekrar hatırlatıyorum: Biz ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne Lübnan’da ne de diğer bölge ülkelerinde hiç kimsenin kökeniyle, diniyle, mezhebiyle, inancıyla ilgilenmiyoruz. Hangi mezhebe mensup olursa olsun hiç kimseye farklı gözle bakmıyoruz. Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin dediği gibi ‘Ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz’ olarak görüyoruz. Her kim Suriye’ye baktığında sadece mezhep, meşrep, köken görüyorsa, dar bir bağnazlığa hapsolmuş demektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her kim sadece meşrebinden dolayı zalime destek veriyorsa, insanlığa dair tüm değerlerini yitirmiş demektir. Biz asla böyle olmadık, bundan sonra da olmayacağız. 1 milyon Suriyeli, Baas rejimi tarafından öldürülürken nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Geçen sene seçim kazanmak uğruna faşizmin en ilkel şekli sergilenirken neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri kararlılıkla savunuyoruz. Suriye konusunda kimse bize ahlak dersi veremez. Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca sessiz kalanlar, bugün çıkıp bize saygısızlık edemez. Biz, hem Suriye’de, hem de Gazze’de kardeşlik sınavımızı başarıyla vermiş bir hükümetiz. Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır” şeklinde konuştu.

“Alevi vatandaşlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak, iç bütünlüğümüzü bozmayı hedefleyen bir sabotaj girişimidir”

Muhalefetin en azından bu kadar riskli bir konuda sorumlu davranması, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, “Bakın çok açık ve net söylüyorum. Alevi vatandaşlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak, iç bütünlüğümüzü bozmayı hedefleyen bir sabotaj teşebbüsüdür. Hele hele soykırımcı katillerden yardım beklemek, kelimenin tam anlamıyla sömürgecilik anlayışıdır. Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir. Eski kötü günlerin hayalini kuranlar, Allah’ınmuzdarip olacaktır. Başka mühim bir husus ise şudur: Türkiye, kırk senedir yakasını bırakmayan bir felaketten sıyrılmaya çabalarken, ‘yeni kırılma noktaları’ meydana getirmenin ülke muhalifleri haricinde hiçbir kimseye faydası olmaz. Ulus olarak iç bütünlüğümüzde açık meydana gelmesine göz yumamayız. Yakın çevremizde senelerdir oynanan karanlık oyunu Türkiye’de de uygulamaya koymak isteyenlere, on dört senedir olduğu gibi yeniden imkan tanımayacağız” şeklinde beyan etti.

Yeni dönemde Suriye’nin iyileşmesi, ülke bütünlüğünü ve birleşik yapısını koruması, tüm etnik ve dini unsurlarıyla sükuna kavuşması için ellerinden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Ülkemiz toprakları üzerinde operasyon yapılmasına nasıl izin vermediysek, Suriye’de de ‘parselleme çalışmalarına’ katiyen rıza göstermeyeceğiz. En son Bakanlar Kurulu toplantımızdan bu yana yine yoğun bir gündemle halkımıza karşı sorumluluklarımızı en uygun biçimde yerine getirmeye gayret ettik. 24 Şubat’ta Ürdün Haşimi Krallığı Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladık. Kuzey Makedonya Başbakanı Sayın Mickoski ve ekibini İstanbul’da misafir ederek ülkelerimiz arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi kurulmasına karar verdik” dedi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in 5 Mart’taki ziyaretinde Iğdır- Nahçıvan doğalgaz hattının açılışını yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, “Boru hattı sayesinde Nahçıvan’ın doğalgaz ihtiyacının tamamını asgari otuz sene müddetle temin edeceğiz. Ayrıca İlham kardeşimle Ermenistan’la barış görüşmeleri başta olmak üzere birçok önemli konuyu değerlendirdik. Cuma günü video konferans yoluyla katıldığımız Avrupa Birliği Düşünce Ortağı Ülkeler Sanal Toplantısı’nda güvenlik ve savunma konularını görüştük. Son zamanlarda bilhassa Ukrayna bağlamında yaşanan anlaşmazlıkların birlik üyesi devletlerde kaygı ile karşılandığı görülüyor. Avrupa Birliği açık konuşmak gerekirse yakın zamandaki en büyük güvenlik imtihanlarından birini yönetmeye çabalıyor” açıklamasında bulundu.

“Rusya’sız veya Ukrayna’sız bir barışın asla kalıcı olamayacağını her fırsatta belirtiyoruz”

Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin ilk günden itibaren sergilediği tutarlı, dengeli ve ilkeli duruşunun kıymetinin bugün daha iyi anlaşıldığını ifade eden Erdoğan, “Rusya’sız veya Ukrayna’sız bir barışın asla kalıcı olamayacağını her vesileyle dile getiriyoruz. Avrupa Birliği ile müşterek menfaatler zemininde karşılıklı hürmeti esas alan tam üyelik hedefine odaklanan bir bakış açısıyla ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz. Köprüden önceki son dönemeçte Türkiye olduğunu bir kez daha kendilerine hatırlatıyoruz. Avrupalı dostlarımızın yeniden şekillenen dünyada yeni Türkiye’nin rolünü idrak etmeleri, stratejilerini de buna göre düzenlemeleri dileğimizdir. Bu anlayış birliği oluşturulduktan sonra Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkilerin her alanda hızla gelişeceğine inanıyorum. Geçtiğimiz iki haftalık süreçte yabancı konuklarımızın yanı sıra, iftar sofralarımızla da halkımızla bir araya gelmeye devam ettik. Şehit ailelerimizden ülkemizdeki büyükelçilere ve yabancı misyon temsilcilerine, polis, jandarma, sahil güvenlik ve güvenlik korucularımızdan esnaf ve zanaatkarlarımıza birçok kesimle iftarlar vasıtasıyla buluştuk. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle İstanbul’da düzenlenen iftar etkinliğinde hanımefendi kardeşlerimizle son yirmi iki senenin değerlendirmesini yaptık. Kurduğumuz Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Uyum Komisyonlarının mühim bir gereksinimi karşılayacağı düşüncesindeyim. Kadınları bir vitrin objesi veya siyasi şov aracı olarak algılayanlara rağmen hanımefendi kardeşlerimizi her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok kararlı bir şekilde sürdüreceğiz” diye belirtti.

“Mayıs 2023’ten beri ise bir milyondan fazla yeni iş imkanı oluşturduk”

Geçen dönemde ekonomide ümit verici gelişmeler yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, “2024’te yüzde 3,2’lik büyüme ile G-20 ülkeleri içinde dördüncü sıraya yerleştik. Milli
gelirimiz 1,3 trilyon doları, kişi başı gelirimiz ise 15 bin doları aştı. Yatırımları ve ihracatı destek alarak bu sene daha da kuvvetli bir büyüme göstereceğiz. Merkez Bankamızın ihtiyatları 165 milyar doları geçti. 6 Şubat depremlerinin yaralarını kapatmak için harcadığımız 75 milyar dolara rağmen bütçe noksanlığında sıkıntılı bir durumla karşılaşmadık, hatta bu hususta gelişmekte olan ülkelerden bile daha iyi durumdayız. Geçtiğimiz yıl cari açığımızı milli gelirimizin binde 8’ine indirdik. Borç yükümüz hafifledi, risk primimiz azaldı, reel kesimin ekonomiye olan güveni yükselmeye başladı. Sanayide dolaplar dönüyor, istihdam oranlarımız artıyor. Mayıs 2023’ten beri ise 1 milyondan fazla yeni istihdam oluşturduk. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 6,5 ile tarihin en dibine indi. Enflasyonla mücadelede de önemli mesafe katettik. Şubat ayında enflasyon yüzde 39’a düştü. Enflasyondaki düşüş özellikle senenin kalanında da sürecek. Evvelki hükümetlerimiz zamanında başardığımız gibi inşallah enflasyonu tekrar tek haneli sayılara indireceğiz. Enflasyondaki düşüş hızlandıkça vatandaşlarımızın satın alma gücü de artacaktır. Gerek doğum yardımları gerekse emeklilerimizin bayram ikramiyeleri ile ilgili teklifimiz bugün grubumuz tarafından Meclis Başkanlığımıza sunulmuştur. Mazide ülkemize ağır bedeller ödeten popülizme başvurmadan bu süreci başarıyla yöneteceğiz” dedi.

“Kaide ve hukuk esaslı olduğu iddia edilen küresel sistem çöküş sürecine girmiştir”

“Biz muhalefetten farklı olarak kendimizi değil, milletimizi düşünüyoruz. Sadece bugünü değil, ülkemizin yarınlarını da inşa ediyoruz, geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sinin görünümünü oluşturuyoruz. Önümüzde aşmamız gereken engeller bulunduğunun farkındayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah’ın desteği, milletimizin de yardımıyla inşallah bunların da kesinlikle üstesinden geleceğiz. Terörsüz Türkiye söyleminde vücut bulan hedeflerimize hızla ulaşmak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. 40 senedir milletimizin bireyleri arasında kandan ve acıdan bir duvar ören terör belasının ortadan kalkması için çok dikkatli çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız, bölgemizde ve dünyada yeni bir nizam kurulurken Türkiye’yi buna en iyi şekilde hazırlamaktır. Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Daha net bir ifadeyle, kaide ve hukuk esaslı olduğu savunulan küresel sistem çöküş sürecine girmiştir. Uluslararası düzene darbeyi en sert vuranlar ise sistemin kurucularıdır. Filistin, Lübnan ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sarsıntının seslerini hepimiz duymaktayız. Hemen herkes artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve itiraf ediyor. Eski sistemden fayda sağlayanların derdinin asıl sebebi işte budur. Biz de tüm stratejilerimizi buna göre düzenliyoruz. Gelecek yüzyılımızın nasıl olacağını belirleyecek yeni gayret dönemine her açıdan hazırlıklı girmeyi hedefliyoruz. Sırtımızdaki yüklerden arınmış, ayağımızdaki prangaları kırmış bir şekilde yeni devri karşılamak niyetindeyiz. Terörsüz Türkiye gayemiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük bir avantaj elde edeceğiz. Ne yapıyorsak işte bu bakış açısıyla yapıyoruz, hangi adımı atıyorsak bir an önce bu hedefe ulaşmak için atıyoruz” şeklinde konuştu. – ANKARA

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış