Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı JD Vance ile görüşmeler yaptıktan birkaç gün sonra, Washington’ın istediği maden anlaşmasını imzalamaya istekli olduğunu belirtti.
Anlaşmanın içeriklerine şu an hakim değiliz. Fakat aşikar olan bir gerçek var: Trump, Ukrayna’nın önemli mineral kaynaklarına yoğun bir alaka duyuyor.
Bu mineraller, batarya ve ileri teknoloji ürünlerinin imalatında kullanılıyor.
Ukrayna’nın büyük miktarda kaynağa sahip olduğu minerallerden birisi lityum. Bu, akıllı telefonlardan taşıtlara kadar birçok ürünün çalışmasını sağlayan bataryaların üretiminde olmazsa olmaz bir mineral.
Ukrayna, bu zamana kadar hiç lityum üretimi yapmadı.
Hatta, ABD’nin Ukrayna’dan daha fazla lityum kaynağı bulunuyor.
Peki ABD neden kendi kaynaklarından üretimi çoğaltmıyor?
Ukrayna Devlet Jeoloji Dairesi’ne göre ülkede 500 bin tonluk bir kaynak mevcut.
Bu, Avrupa kıtasındaki en yüksek kaynak miktarı.
Birleşik Devletler Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na (USGS) göre ise dünya çapındaki toplam kaynak 71 milyon ton.
Üretim çoğunlukla Arjantin, Avustralya, Kanada, Şili ve Çin’de yapılsa da son zamanlarda ABD’de de yeni kaynaklar keşfedildi.
Çıkarılan lityumun dörtte üçü batarya üretiminde kullanılıyor.
Sovyetler Birliği zamanındaki incelemelerde Ukrayna’nın merkez bölgelerinde ve şu anda Rusya’nın kontrolünde olan doğu bölgelerinde lityum kaynakları saptanmıştı.
Ukrlitiivydobuvannia adlı madencilik şirketi, 2017 senesinde lityum çıkarma yetkilerini elde etti.
Ancak İngiltere’deki Birmingham Stratejik Elementler ve Kritik Mineraller Merkezi’nden Prof. Anderson “Ukrayna’nın maden kaynaklarına dair verilerin ne derece güvenilir olduğundan emin değiliz. Ukrayna bunları abartıyor dahi olabilir” ifadelerini kullandı.
ABD’nin ne kadar lityumu var?
USGS’in 2021 yılındaki tahminlerine göre ABD’de 8,3 milyon ton lityum kaynağı bulunuyordu.
Ekim 2024 tarihinde, buna ek olarak Arkansas’ta 4,5 milyon ton hacminde devasa bir kaynak daha keşfedildi.
Ancak ülkede faaliyette olan sadece bir lityum madeni mevcut.
İngiltere’deki Birmingham Üniversitesi Metalurji Bölümü’nden Dr. Gavin Harper “Lityum üretimi serbest piyasaya bırakıldığı ve diğer ülkeler daha uygun fiyata lityum sağladığı için ABD’deki üretim geriledi” şeklinde konuştu.
Prof. Anderson da ABD’de hiç kimsenin batarya endüstrisinin bu denli büyüyeceğini tahmin edemediğini dile getiriyor.
USGS’e göre ABD, lityum ihtiyacının yarısını ithal ediyor. Bunların çoğu Şili ve Arjantin’den geliyor.
ABD neden mineralleri Ukrayna’dan istiyor?
Çin, dünya lityum kaynaklarının yüzde 16,5’ine sahip olduğunu iddia etse de uzmanlara göre lityum işleme kapasitesinin yüzde 60’ı ve lityum-iyon batarya üretim kapasitesinin de yüzde 75’i Çin’de bulunuyor.
Dr. Harper “Çin, lityum batarya üretiminde büyük bir üstünlüğe sahip. Bunu, planlı sanayi politikalarının bir parçası olarak başardılar” dedi.
ABD yönetimi, Çin’in lityum ve diğer kritik mineraller üzerinde tam bir kontrol kurarak ABD’nin bunlara erişimini engellemesinden endişe duyuyor.
Lityuma olan talep hızla arttığı için bu önemli bir konu.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre küresel lityum ihtiyacı 2040’ta, 2023’teki seviyenin sekiz katı olacak.
ABD yönetimi, madencilik şirketlerini daha fazla lityum üretmeye teşvik etmek amacıyla Joe Biden döneminde yürürlüğe konulan Enflasyonu Düşürme Yasası kapsamında bu şirketlere finansman sağlıyor.
Örneğin, ABD Savunma Bakanlığı, Albermarle şirketine Carolina’daki bir lityum madenini tekrar faaliyete geçirerek orduya batarya üretimini desteklemesi için destek verdi.
Prof. Anderson “ABD’de görüştüğüm kişilerden anladığım kadarıyla lityum üretimini özellikle askeri amaçlar için istiyorlar” dedi ve sözlerine şunları ekledi:
“Ancak açıkça görülüyor ki, Trump en çok Ukrayna’nın nadir toprak mineralleriyle ilgileniyor.”
Ukrayna’nın lityum kaynakları ABD’nin işine yarayacak mı?
ABD Başkanı Trump
Ukrayna’nın yer altı kaynaklarının, ABD’nin Rusya’ya karşı devam eden çatışmada sağladığı desteğin bir tür geri ödemesi olarak talep edildiği belirtiliyor.
Ancak Prof. Anderson’a göre, bu kaynakların çıkarılmasının getireceği giderler düşünüldüğünde, değerlerinin ne kadar olacağı belirsizliğini koruyor.
Dr. Harper ise şu yorumu yapıyor: “Bu kaynakların niteliği hakkında kesin bir bilgimiz yok. Ekonomik olarak kullanılabilir olsalar bile, bunların çıkarılması yaklaşık 10 senelik bir yatırım sürecini gerektirebilir.”
“Savaş ve beraberinde getirdiği tahribat nedeniyle Ukrayna’da yeni bir maden işletmesi kurmak özellikle zorlu bir iş olacaktır.”
Dnipro Teknoloji Üniversitesi tarafından hazırlanan bir analiz, Ukrayna’daki lityum yataklarının kayaların içinde bulunduğunu ve bu nedenle çıkarılmasının diğer yöntemlere göre daha karmaşık ve masraflı olduğunu gösteriyor.
Avustralya ve Şili gibi ülkelerde ise lityum, tuzlu topraklara su verilerek daha az maliyetle elde edilebiliyor.
Analize göre, yüksek maliyetler nedeniyle Ukrayna’daki yataklardan lityum elde etmenin ekonomik olup olmayacağı şüpheli.
Firmaların Ukrayna’da lityum çıkarmaya istekli olmamasının sebeplerinden biri de lityum fiyatlarının 2022’deki zirvesinden sonra %80 oranında azalma göstermesi. Bu düşüşün sebebi, lityum tedarikinin artmasıydı.
Bu durum sadece Ukrayna’da değil, dünya genelinde yeni lityum madeni projelerine olan ilgiyi azaltabilir.
Prof. Anderson, “Maden şirketleri, fiyatlardaki bu büyük düşüşün ardından bir süre beklemeyi tercih edebilirler” uyarısında bulunuyor.


