Siyasette Kadınların Yükselişi: Eşitsizliklere Meydan Okumak ve Gelişimi Teşvik Etmek

7 Dakika Okuma

Kadınlar, geçen yüzyılda oy kullanma yetkisini elde ederek ve hemen hemen tüm ülkelerde meclislere girerek değerli siyasi kazanımlar sağladı.

Ancak kadınlar hala yetersiz düzeyde temsil edilmekte, özellikle en üst düzey görevlerde.

Siyasette kadınlarla ilgili dört şaşırtıcı gerçeği bir araya getirdik.

1. Kadınlar hemen hemen her yerde oy kullanma hakkı kazandı

20. yüzyıla kadar çok az sayıda kadının oy kullanma hakkı vardı, ancak yüzyılın sonunda durum değişti ve çok az sayıda kadın oy kullanma hakkından mahrum kaldı.

Bazı ülkeler, 21. yüzyılda bu eğilimi takip etmeye devam etti ve en son olarak Suudi Arabistan 2015’te kadınlara yerel seçimlerde oy kullanma hakkı tanıdı. (Suudi Arabistan’da ulusal seçim yapılmıyor.)

BM’ye göre böylece, tüm ülkelerdeki kadınlar yasal olarak oy kullanma hakkına sahip oldu.

Ancak Taliban yönetimi altındaki Afganistan’da son zamanlarda kadınlar siyasi haklarından yoksun bırakıldı.

Birleşmiş Milletler’in toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi için çalışan BM Kadın kuruluşu, “Afgan kadınları oy kullanma hakkını 100 yıldan uzun bir süre önce elde etti. Ancak bugün Taliban yönetimi altında kamusal hayattan silindiler. Şu anda hiçbir Afgan kadını ulusal veya bölgesel düzeyde herhangi bir önemli siyasi pozisyonda bulunmuyor.” diyor.

19. yüzyılın ortalarına kadar, genel oy kullanma hakkı erkekler için dahi nadir görülen bir durumdu. Fakat bazı ülkelerde erkekler oy kullanma hakkı alırken, kadınlar büyük ölçüde dışlandı. Yeni Zelanda 1893’te kadınlara oy hakkı veren ilk ülke oldu. (O zamanlar bir Britanya sömürgesi olsa da, kendi kendini yönetiyordu.)

İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu Küresel Change Data Lab’in proje lideri Bastian Herre’ye göre İkinci Dünya Savaşı başlarken, erkeklerin dünya genelindeki ülkelerin üçte birinde oy hakkı vardı, kadınların ise yalnızca altıda birinde.

Herre “Kadınlara karşı oy hakkı ayrımcılığının sona erdiği birçok ülkede, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda fark hızla kapandı ve hem kadınlar hem de erkekler birçok başka ülkede oy hakkı aldı” diyor.

Birçok Afrika ülkesinde, kadınlara oy hakkı bağımsızlıktan sonra verildi. Bazı diğer ülkelerde ise ayrımcılık şaşırtıcı derecede uzun sürdü.

ABD’de 1965’e kadar çok sayıda siyah kadın ve erkeğe oy hakkı verilmedi. İsviçre’de ise kadınlar federal seçimlerde oy hakkını 1971’de alabildi. Güney Afrika’da da siyah kadınların oy kullanmasına ilk olarak 1993’te izin verildi.

Ancak kağıt üzerinde oy hakkına sahip olmakla, bu hakkı gerçekten kullanabilmek farklı sorunlar.

Bağımsız sivil toplum kuruluşu World Population Review’a göre, “Bazı ülkelerde ve bölgelerde kadınların yasal oy kullanma hakları var ancak toplumsal normlar, taciz, sandıkta şiddet ya da eşlerinden gördükleri baskı nedeniyle oy kullanmaları önleniyor”.

Kuruluş, Mısır’da görünüşte masum bir kural olan kimlik gösterme zorunluluğuna dikkat çekiyor. Ancak ülkede kadınların geçerli bir kimlik kartına sahip olma olasılığının erkeklerden çok daha düşük olduğu vurgulanıyor. Kimlikleri bulunsa bile eşlerinin elinde oluyor ve böylece erkekler kadınların oy kullanıp kullanamayacağını belirleme gücüne sahip oluyor.

2. Kadınlar yalnızca üç mecliste çoğunlukta

İsveç merkezli Varieties of Democracy Project (V-Dem) adlı kuruluşa göre 20. yüzyılın başlarına dek kadınlar ulusal meclislerden tamamen dışlanmış durumdaydı.

Finlandiya 1907’de meclise ilk kadın milletvekilini gönderen ülke oldu.

Bu aşamadan sonra dünya genelinde kadınların siyasete girişi çok daha düşük bir hızla arttı, ancak ilerleme hızı 20. yüzyılın sonuyla 21. yüzyılın başında hızlandı.

Amerikan düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’ndeki Kadınlar ve Dış Politika programı tarafından oluşturulan Kadınların Gücü Endeksine göre, şu anda BM’ye üye 193 ülkenin yalnızca üçünde, Ruanda, Küba veNikaragua’da kadın milletvekillerinin oranı yüzde 50’yi aşmaktadır.

İndekse göre Meksika, Andorra ve Birleşik Arap Emirlikleri de parlamentolarında kadın ve erkek üyeler arasında eşitlik sağladı.

Kadınların Gücü İndeksi’nden Noel James “Bu altı ülkeye ek olarak, kadınların parlamentoya daha fazla girmesi için yasal kotalar uygulayan beş ülke daha bulunuyor” diyor.

James’e göre Ruanda’nın cinsiyet eşitliğindeki başarısı da kısmen 1994’teki soykırıma dayanıyor. Soykırım nedeniyle nüfusun büyük bölümünü kadınlar oluşturmaya ve ülkenin yeniden yapılandırma çabalarına katılmaya başladı. James, kız çocuklarının nitelikli bir şekilde eğitime erişmesinin de yardımcı olduğunu belirtiyor.

Birleşik Arap Emirlikleri parlamentosunun kanunlar gereğince yarı yarıya kadınlardan oluşması gerekiyor. Bunların yarısı seçilirken yarısı da atanıyor. Son seçimlerde ülke vatandaşlarının sadece yarısı oy kullanma yetkisine sahipti.

BM Kadın birimi, siyasi görevlere seçilmeye çalışan kadınların birçok ülkede engellerle karşılaştığını vurguluyor.

Kuruluşa göre, “Kötücül gelenekler ve cinsiyete dayalı şiddet, kadınların siyasi haklarına zarar veriyor ve medyadaki kalıplaşmış yargılar, kadınların erkeklerden daha az yetkin ve daha az becerikli oldukları düşüncesini destekliyor”.

Kuruluş, siyasi partilerin de sıklıkla kadınları aday göstermeye yanaşmadığını belirtiyor. Ek olarak kadınların “finansal kaynaklara ve siyasi bağlantılara erişiminin kısıtlı olmasının”, özellikle gelişmekte olan ülkelerde siyasetin dışında kalmalarına neden olduğunu vurguluyor.

Şu anda sekiz ülkenin parlamentosunda hiç kadın bulunmuyor: Afganistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Macaristan, Papua Yeni Gine, Vanuatu, Yemen ve Tuvalu.

3. Ülkelerin yüzde 15’inden daha azı kadınlar tarafından yönetiliyor

1 Aralık 2024 itibarıyla, 193 ülkenin sadece 26’sında kadın devlet veya hükümet başkanı bulunuyor. Kadınların Gücü endeksine göre bu yüzde 15’ten daha küçük bir orana karşılık geliyor.

Ayrıca kadınların hükümetlerdeki mevkilerin yarısını ya da daha fazlasını işgal ettiği sadece 15 ülke bulunuyor.

4. 1946’dan bu yana 80 ülkenin kadın lideri oldu

Kadının Gücü endeksine göre 1946’dan beri 80 ülke, yani toplam ülke sayısının yaklaşık yüzde 40’ı kadın devlet veya hükümet liderine sahip oldu.

1960’ta, Sri Lanka’da Sirimavo Bandaranaike dünyanın ilk demokratik yollarla seçilmiş başbakanı olana dek, bunların tamamı iktidarın miras yoluyla devredildiği kraliyet aileleri üyeleriydi.

Herre’ye göre “O zamandan bu yana çok daha fazla sayıda ülke kadın yöneticiye sahip oldu. Bu eğilimin ana nedeni demokrasilerdi”.

Ancak en üst düzey görevlerde kadınların sayısı erkeklere kıyasla hala çok daha az.

Kadınların siyasette temsil edilmesi neden önemli?

Araştırmalar, siyasi görevlerde daha fazla kadın olmasının olumlu değişimleri beraberinde getirdiğini kanıtlıyor.

2021’de Colorado Boulder Universitesi tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, kadınların daha etkili olduğu parlamentolara sahip ülkeler, eğitim ve sağlığa daha çok yatırım yapıyor.

Aynı şekilde, 2020’de Cambridge Üniversitesi’nin yaptığı araştırma, Sahraaltı Afrika ülkelerin parlamentolarında artan kadın sayısının, sağlık harcamalarını artırdığını ve çocuk ve bebek ölümlerini azalttığını tespit etti.

Ancak Kadınların Gücü endeksinden James, kadınları seçmenin bu sonuçları garanti etmediğini vurguluyor. James’e göre kadınlar homojen bir grup değil ve hepsi toplumsal cinsiyet eşitliği, barış ve işbirliğine destek vermiyor.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış