
Çalışmanın temel yazarı Markus Böhm, “Tetkik ettiğimiz hormonlardan bazıları, yaşlanmayı geciktirici niteliklere sahip olup gelecekte cilt yaşlanmasını önleyen tedavi ajanları olarak kullanılabilir” ifadelerini kullandı.

Östrojen, retinoidler ve melatonin gibi hormonlara odaklanılan çalışmada; melatonin, antioksidan etki gösteren ve hücrelerdeki enerji üretimini düzenlemeye destek olan bir molekül olarak ön plana çıktı.

Uyku-uyanıklık ritmini düzenleyen melatonin, vücutta triptofan adlı bir amino asitten sentezlenir ve sütte doğal olarak bulunur.
Kabuklu yemişler (özellikle badem, yer fıstığı ve ceviz), bazı balıklar (ton balığı ve somon) ve vişne de melatonin açısından zengin gıdalardır.
Yankı uyandıran çalışma; bazı hormonların, özellikle genetik rahatsızlıkları olan kişilerde, cilt ve saç yaşlanması üzerinde şaşırtıcı etkiler gösterdiğini ortaya çıkardı.

Yaşlanma, cildin zamanla iç ve dış etkenler sebebiyle deneyimlediği bir süreçtir. İç yaşlanma, biyolojik bir olayken; dış yaşlanma, güneşe fazla maruz kalma, hava kirliliği, sigara kullanımı, kötü beslenme, yetersiz uyku ve stres gibi faktörlerden kaynaklanır.
Araştırmalar, hormonların cildi güneşin zararlı etkilerinden korumaya, yaşlanma belirtilerini geciktirmeye ve saç pigmentasyonunu iyileştirmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Endocrine Reviews dergisinde yayınlanan sonuçlarda, “Cilt, yalnızca yaşlanma süreçlerini düzenleyen hormonların hedefi değil, aynı zamanda hormon üretimi açısından en büyük ve en etkili bölgedir” ifadelerine yer verildi.
Markus Böhm, bu hormonlar üzerinde yapılacak olan araştırmaların, cilt yaşlanmasını tedavi etmek için yeni formüllerin geliştirilmesine olanak sağlayabileceğini ifade etti.


