Bahçeli’den Suriye Çıkışı: Küresel Düşmanlık Mimarları Kaos Tezgahlıyor

4 Dakika Okuma

Bahçeli, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda aşağıdaki ifadelere yer verdi:

“6 Mart 2025’ten başlayarak özellikle Suriye’nin Lazkiye ve Tartus şehirlerinde ortaya çıkan, daha sonra Hama, Humus ve Dera şehirlerine de yayılan silahlı ve organize çatışmalar, komşu coğrafyaların huzur ve istikrarı kadar ülkemizin iç güvenliği ve barış ortamını da tehdit edici bir seviyeye ulaşmıştır.

Dışarıdan yönetildiğine dair en ufak bir şüphe bulunmayan etnik ve dini temelli ayrışmalar, korkunç senaryolara maalesef işlerlik ve ilerleme kazandırmıştır. Suriye’nin yeniden doğuşuna direnen ve bu etkili yükselişe engel olmayı hedefleyen bölgesel ve küresel düşmanlık düzeni, taşeronları aracılığıyla kaos üretimine girişmiştir.

Suriye’de kısmen sular durulmuş ve iç savaş kontrol altına alınmış olsa da, krizin tamamen sona erdiğini söylemek için henüz erkendir. Dini anlaşmazlıkları körükleyen ve bu yolla Suriye’yi ateşe verip bölge ülkelerini zor durumda bırakmayı amaçlayan basit ve iğrenç bir plan açıkça görülmektedir. Baas kalıntılarının kukla görevi gördüğü, yabancı istihbarat örgütlerinin aktif olduğu, Siyonist vahşetin iş başında olduğu karanlık tablo tüm ciddiyetiyle ortadadır.

Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi’nin Baas zihniyetinin tetikçisi gibi davranıp Alevi vatandaşlarımız üzerinden istismar kampanyası yapması, hastalıklı ve düşmanca siyasetinin yeni bir örneğidir. CHP’nin dini provokasyonu sadece Türkiye’ye değil, bu mübarek günlerde İslam toplumlarına, bölgesel istikrar ve gelişmelere yapılabilecek en büyük kötülüktür. CHP’nin Baas artığı ve uzantısı gibi davranması çok tehlikeli bir ayrışma ve kopuştur.

Alevi kardeşlerimiz bizim canımız ve parçamızdır; milletimizin ve İslam dünyasının ayrılmaz, ayrı düşünülemez ve farklı görülemez inanç ve insanlık değerleridir. Bizim için Alevi ile Sünni arasına uçurum açanlar, bunlar arasında ayrılık çıkaranlar, yetmezmiş gibi birbirine uzak ve yabancı gibi gösterenler din, inanç, millet ve ümmet düşmanlarıdır. Ne Alevi kardeşlerimiz ne de Sünni kardeşlerimiz ölümcül oyunlara aldanacak, buna asla inanmayacaktır. CHP’nin izlediği yol doğru değildir. CHP’li yönetici ve milletvekillerinin açıklamaları fitne ve ayrılığa yol açmak, öncülük etmek anlamına gelmektedir.

Siyasi mezhepçilik ve etnik ayrımcılık peşinde koşanlar hem insanlık suçu işlemekte hem de yasa ve anayasaya aykırı amaç ve eylemlere ortak olmaktadır.

DEM Parti’nin de bu gelişmeler karşısında tutumunu ve tavrını belirlemesinde fayda vardır. CHP veya diğer partilerle görüşmelerinde 27 Şubat İmralı davetini mi konuşacaklar, yoksa etnik ve dini hassasiyetleri zedeleyen adım ve arayışlar içinde olan partilerin modası geçmiş ve köhneleşmiş ezberlerini dinleyip ortak mı olacaklar? PKK’nın kurucu başkanı tarafından hazırlanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın gereğini mi yerine getirecekler yoksa Suriye bahanesiyle Türkiye’nin iç karışıklık ve düzensizliğe düşmesini planlayan çürümüş siyasi zihniyetlere aracılık mı yapacaklar? DEM Parti’nin bu konuda kararını netleştirmesi acil ve derin bir ihtiyaçtır.

Türkiye, terörü millet ve devlet hayatından tamamen ve kesin olarak çıkarmaya yaklaşırken, etnik ve dini kışkırtmaları siyasi araç olarak kullanan fırsatçı, dönek ve düşüncesiz siyasetçileri ne Allah affedecek ne de Türk milleti hoş görecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi, bir sorundan kurtulmaya çalışırken başka ve daha korkutucu yeni sorunların ortaya çıkmasından endişe duymaktadır ve herkesi, özellikle siyasi partileri ahlaklı, duyarlı, milli ve sorumlu olmaya çağırmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, ateşe benzin döken önce kendini yakacak; rüzgardan yardım bekleyen kimse varsa önce onun çatısı uçacaktır.”

ETİKETLENDİ:
Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış