
Çankırı’da 19 senedir ağaç işleme sanatı ile ilgilenen Dilek Öcalan, geleneksel oyma metoduyla ahşaba can veriyor. Ihlamur ağacı parçasını alıp örneğini yanına koyarak ölçümler yapan ve taslaklarını hazırlayan zanaatkar, her eserine hislerini de katıyor.

Sanat yolculuğunda, vefat etmiş dedesinin ceketinin annesi tarafından muhafaza edildiğini fark ettiğinde yeni bir esin kaynağı bulan Öcalan, klasik tekniklerle ahşaptan giysiler tasarlamaya başladı.

Giysilerin hatıra biriktirdiğini ve kişinin temsilcisi olduğunu belirten Öcalan, hayatının sonuna dek ahşap oyma sanatına devam edeceğini ifade etti.

“ÜRETTİĞİM ESERLE ARAMDA BİR BAĞ KURULUYOR”
Giysilerin kişinin yerini aldığını söyleyen Öcalan, “Ahşap çalışmaları yaklaşık 19 senedir sürdürmekteyim. Sıradan bir ağaç parçasını alıp modelini ise yan tarafına yerleştiriyorum. Ölçümler yapıp çizerek geleneksel oyma süreciyle çalışıyorum. Annem, vefat eden dedemin sürekli giydiği ceketini saklıyordu.

Ben de o dönem ağaçtan bir dizayn yapmayı düşünüyordum. Annemin de ceketi sakladığını görünce giysilerin duygusal bir yakınlık oluşturduğunu anladım ve sonraki gün ağaçtan bir giysi dizaynı yapmaya koyuldum. Giysilerin anı toplama gibi bir özelliği var. Giyen şahsın tüm niteliklerini o giysi taşıyor. Ben de işlerimi yaparken biraz duygusal yaklaşıyorum.

Bu süreçte de ürettiğim eserle aramda bir bağ kuruluyor. Giysiler biraz da kişinin temsilcisi oluyor. Eserlerimi insanlarla paylaşıyorum. Çok iyi geri bildirimler alıyorum. Bu durum da beni çok mutlu ediyor. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde birçok tezgaha katılıyorum. Bu işi hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Çünkü ahşap benim için bir tutku, o ıhlamur ağacının kokusuyla dinleniyorum” şeklinde konuştu.


