AK Parti hükûmetleri Dışişleri Bakanlığına bir türlü hâkim olamıyor mu?

6 Dakika Okuma

AHMED SALİH – TİMETURK ÖZEL

Toplam 40 yıllık diplomasi tecrübesine sahip emekli büyükelçi ve Çarıklı Diplomat kitabının yazarı Vahit Özdemir, AK Parti hükûmetlerinin Dışişleri Bakanlığı’nda köklü bir değişim sağlayamadığını ileri sürdü. Özdemir, “Eski tas, eski hamam. Sadece tellaklar değişti.” değerlendirmesinde bulundu.

1975’te başladığı diplomatik kariyerini 2015’te noktalayan Özdemir, birçok kritik görevde bulundu. 1992’de Türkiye’nin Tiflis Başkonsolosluğu’nu kurulmasında rol üstlenen ve kısa süre içinde Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze ile samimi bir dostluk kuran deneyimli diplomat, iki ülke ilişkilerinin gelişmesinde etkin rol oynadı.

Geçmiş görev tecrübelerinden yola çıkarak değerlendirmelerde bulunan Özdemir, AK Parti’nin devletin pek çok kurumunda güçlü bir hâkimiyet kurmasına rağmen, Dışişleri Bakanlığı’nda eski yapının devam ettiğini savundu.

AK Parti’nin ilk hükümetinde Dışişleri Bakanlığı koltuğuna kısa süreliğine Yaşar Yakış oturdu. Onu sırasıyla Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Mevlüt Çavuşoğlu ve Hakan Fidan takip etti. Özdemir, bu bakanların bazı dönemlerde başarılı diplomatik sonuçlara imza attığını, ancak zaman zaman ciddi eleştirilerle karşılaştıklarını belirtti.

Timeturk.com’a konuşan Özdemir, “AK Parti hükûmetleri neden Dışişleri Bakanlığına bir türlü hâkim olamıyor mu?” sorusu bağlamında tecrübe ve tespitlerini şöyle paylaştı:

“1992 yılında Tiflis Başkonsolosluğumuzu açmak bendenize kısmet oldu.

Kasım 1992’de Tiflis Başkonsolosluğumuz, Bakanlar Kurulu kararıyla Büyükelçilik seviyesine yükseltildi.

Ankara-İstanbul-Moskova-Suhumi ve Batum üzerinden ancak bir hafta süren maceralı bir yolculuktan sonra Tiflis’e vasıl olduk.

SSCB lideri Brejnev tarafından bizzat açılışı yapılan Acara Oteli’nin 705 numaralı odasında Başkonsolosluğumuzu hizmete açtık.

Gürcistan Devlet Konseyi Başkanı, Sovyetler Birliği’nin efsane dışişleri bakanı Eduard Şevardnadze’yi ziyaret ettik.

Şevardnadze nereli olduğumu sordu.

“Kapadokyalıyım.” dedim.
Gürcistan Devlet Konseyi Başkanı Şevardnadze, Kapadokya’nın Hristiyanlığın yayıldığı ilk yer olduğunu söyledi.

Yine Şevardnadze, Gürcü olup olmadığımı sordu.
“TÜRKMENİM.” dedim.
“Yok yok, sende Gürcü tipi var.” diye espri yaptı.

WhatsApp%20Image%202025 08 15%20at%2018.26.49

Vahit Özdemir

29 Ekim 1992 tarihinde Tiflis’te, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı 5 yıldızlı Metechi Palace Oteli’nde kutladık.

10 Ekim 1992 tarihinde Gürcistan Parlamento ve Devlet Başkanı seçilen Eduard Şevardnadze, davetimize bizzat kalabalık resmi bir heyetle icabet etti.

Sohbet sırasında Şevardnadze aynen:
“Sayın Özdemir, Cumhurbaşkanı Özal mevcut makamından memnun değilmiş. İstifa edip yeni bir parti kuracakmış. Bu durumda kim Cumhurbaşkanı olabilir?” diye sordu.

Anında ve hiç düşünmeden, “Başbakan Demirel rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçilebilir.” cevabını verdim.

Sohbetimiz 30 dakika kadar sürdü.

Tercümeyi de daha sonra Ankara’ya büyükelçi olarak atanan ve Ankara’da vefat eden Prof. Dr. Nodar Komahidze yapmıştı.

Şevardnadze’nin Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gönderdiği mesajların Türkçe metnini ben bizzat kaleme alıyordum.

Şevardnadze’nin danışmanları, Türkçe yazdığım metinleri Gürcüce ve İngilizce’ye tercüme ediyorlardı.

Bir defasında Başbakan Demirel’e gönderilen mesajlardan birisine aynen şöyle yazmıştım:

Sayın Başbakan,
Zat-ı devletleri sadece Türkiye’nin babası değil, bölge halklarının da babasıdır.
Çocuklarımız gıdasızlıktan ve ilaçsızlıktan maalesef ölüyorlar.
Ağanın eli tutulmaz. İnsani yardımlarınızı dört gözle bekliyoruz.

Bu cümlem Şevardnadze’nin çok hoşuna gitmiş.

Kısa bir süre sonra uçak, gemi ve TIR’larla bol miktarda insani yardım Gürcistan’a ulaştı.

Gürcistan Parlamento ve Devlet Başkanı Şevardnadze ile aramızda samimi bir dostluk oluştu.

Baba ve oğul gibiydik.

Sık sık ziyaret ediyorduk.

Türkgözü ve Aktaş sınır kapılarının bir an önce hizmete açılabilmesi için taleplerimizi müteaddit defalar tekrarladık.

35 Chavchavadze Caddesi’ndeki Doğa Müzesi’nin Tiflis Büyükelçiliğimize tahsisi için en az 15 defa Şevardnadze nezdinde girişimde bulundum.

Sonunda Şevardnadze, Doğa Müzesi’ni Türkiye’nin Tiflis Büyükelçiliğine tahsis etti.

Çevreciler, Doğa Müzesi’nin Türkiye’ye tahsis edilmesini şiddetle protesto ettiler.

Tiflis’teki 1 yıllık görev süremde 4 ay kadar geçici maslahatgüzarlık da yaptım.

4 defa basın toplantısı düzenleyerek Türkiye’nin Gürcistan’a yapmış olduğu insani yardımları medya mensuplarıyla paylaştım.

Devrin Gürcistan Dışişleri Bakanı, şahsımla ilgili olarak Dışişleri Bakanımız Hikmet Çetin’e övücü bir mesaj gönderdi.

Özal’ın cenaze törenine katılmak için Türkiye’ye giden Şevardnadze, Tiflis Havalimanı’nda bana bir arzum olup olmadığını sordu.

Türkiye’de bulunan eşim ile henüz 17 aylık oğlumu beraberinde Tiflis’e getirebilirlerse müteşekkir kalacağımı söyledim.

Şevardnadze, Tiflis’e dönerken eşimi ve 17 aylık oğlum Uğur’u beraberinde özel uçağıyla getirdi.

Hatta Şevardnadze, oğlum Uğur’u bir süre kucağına alıp sevmiş bile.

Şevardnadze’nin kızı Manana ile yakın dostluğumuz vardı.

Şevardnadze ailesi, bizi ailece konutlarına çay içmeye dahi davet ettiler.

2021 yılında özel bir ziyaret için Tiflis’e gittim.

Şevardnadze’nin Türkiye’ye tahsis ettiği yeni kançılarya binamızı görmek ve Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan’ın acı bir kahvesini içmek için randevu talebinde bulundum.

Bir hafta bekledim.

Randevu talebime olumlu veya olumsuz bir cevap gelmedi.

Büyükelçi Yazgan’ın atlı spor kulübünde olduğunu, ata bindiğini, at sporu yaptığını, çok yoğun olduğunu veya Gürcistan Dışişleri Bakanlığı’nda toplantılarda olduğuna dair gerçekle bağdaşmayan türlü mazeretlerle karşılaştım.

Israrım üzerine alt düzeyde genç bir diplomat tarafından zoraki olarak kabul edildim ve bir çayını içtim.

Genç diplomat, çayımı yudumlarken bir an önce gitmem için gözümün içine bakıyordu.

Yeni Lahey Büyükelçimiz Fatma Ceren Yazgan’ı tebrik ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum.

Yazgan’ın Tiflis’teki hatalarını Lahey’de tekrarlamaktan ısrarla kaçınacağını ümit ediyorum.

Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanımız beni yakinen ve ismen tanırlar.

Bendenize “Kadim dostum Vahit Bey.” diye hitap ederlerdi.

Ak Parti hükûmetleri bütün kurum ve kuruluşlara hâkim oldular; ancak Dışişleri Bakanlığı’na bir türlü hâkim olamadılar.

Rahmetli Osman Bölükbaşı’nın deyimiyle:
“Eski tas, eski hamam. Sadece tellaklar değişti.”

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış