Şam yönetiminden Türkiye açıklaması: Bölge için anahtar güç

4 Dakika Okuma

Suriye Dışişleri Bakanlığı ABD Siyasi İşleri Genel Müdürü Kuteybe İdlibi, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Suriye’ye yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesinde etkili bir rol oynadığını belirtti. İdlibi, Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi gelecekte de Suriye için kilit bir aktör olmayı sürdüreceğini vurguladı.

Suriye’nin kuzeydoğusundaki entegrasyon süreci, Şam yönetiminin ABD ve Türkiye ile ilişkileri ve İsrail’in bölgesel siyaseti üzerine değerlendirmelerde bulunan İdlibi, ABD’nin DEAŞ’la mücadelede yeni bir döneme girdiğini, bu süreçte temel ortağın Suriye hükümeti olacağını söyledi. ABD Savunma Bakanlığı’nın PKK/YPG işgalindeki bölgeler için bütçe talebinin yalnızca teknik bir öneri olduğunu savunan İdlibi, bundan sonraki desteklerin doğrudan Şam yönetimi aracılığıyla yapılacağını açıkladı.

10 Mart’ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Mazlum Abdi Şahin arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasıyla birlikte tüm işbirliği sürecinin Suriye hükümetiyle yürütüleceğini belirten İdlibi, Paris’te yapılan görüşmelerde uygulanma takviminin hızlandırılmasına yönelik adımların ele alındığını söyledi.

SDG’nin Kürt topluluklarla olan bağlarını anladıklarını ancak bu yapının kuzeydoğu Suriye’deki tüm toplulukları temsil etmediğini ifade eden İdlibi, çözümün yeni yönetsel yapılar kurmaktan değil, mevcut halkı memnun edecek ve devletin yeni modeline uyum sağlayacak sistemlerden geçtiğini vurguladı. Kürt toplumu için vatandaşlıkların geri verilmesi, eğitim müfredatına Kürtçe gibi içeriklerin dahil edilmesi gibi adımların mümkün olduğunu kaydetti.

İdlibi, Kürt toplumunun çıkarlarını öncelikli gözetmek gerektiğini belirtti. Kendisinin de Kürt kökenli olduğunu ve ailesinin Osmanlı döneminde Halep’in güneyine yerleştiğini dile getirdi. Bu tarihsel ortaklığın Türkiye ile ilişkilerin geleceği açısından güçlü bir zemin sunduğunu söyledi.

Entegrasyon görüşmelerinde ilk örnek modelin Deyrizor’da kurulmasının değerlendirildiğini belirten İdlibi, bu modelin başarılı olması halinde diğer bölgelere de yayılabileceğini ifade etti. Tişrin Barajı’nın yeniden çalıştırılması, örgütün Şeyh Maksud Mahallesi’nden çekilmesi gibi konularda mutabakata varılmasına rağmen uygulamaların gerçekleşemediğini aktardı. SDG içinde liderlik çatışmalarının bu süreci aksattığını savundu.

PKK/YPG’nin orduya blok olarak katılma girişimlerine karşı çıkan İdlibi, Suriye’de devlet içinde devlet veya ordu içinde ordu yapılanmalarına asla izin verilmeyeceğini söyledi. Lübnan Hizbullahı benzeri modellerin de Suriye’de istenmediğini belirtti.

İdlibi, takvime uyulması gerektiğini, süreci geciktirmek isteyenlerin hem Suriye’yi hem Kürt toplumunu tarihî bir fırsattan mahrum bırakacağını ifade etti. ABD, Fransa ve Türkiye’nin yaklaşımlarının dışında yerel halkların da mevcut durumdan memnun olmadığını, bu durumun SDG üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti.

ABD ve BM’nin Suriye’ye yönelik yaptırımlarının tamamen kaldırılmasının ülkenin dönüşümü açısından hayati önemde olduğunu belirten İdlibi, Şam yönetiminin tüm taraflarla işbirliğine açık olduğunu söyledi. Dış politikada artık şantaj ve istikrarsızlık yaratmak yerine, ortak çıkarlara dayalı işbirliği anlayışını benimsediklerini vurguladı.

İdlibi, Suriye halkının 14 yıl boyunca yaşadığı savaşlardan sonra yeni bir çatışmaya girmek istemediğini belirtti. Hem iç hem dış meselelerin siyasi yollarla çözümünü hedeflediklerini ifade etti.

Suriye’nin Orta Doğu’da istikrar sağlayan bir güvenlik vanası görevi gördüğünü belirten İdlibi, İran destekli milislerin yayılmacılığına da set olduklarını söyledi. İsrail’in 8 Aralık 2024’ten sonra Suriye’de girdiği bölgelerden çekilmesinin bölgesel istikrarın asgari şartı olduğunu vurguladı. ABD’nin bu dengenin farkında olduğunu, İsrail dahil tüm taraflara baskı uygulandığını belirtti.

Türkiye’nin Suriye’ye yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılması yönünde büyük çaba harcadığını ifade eden İdlibi, Ankara’nın Washington üzerindeki diplomatik baskılarının sonuç verdiğini kaydetti. Bu siyasi desteğin yalnızca ekonomik toparlanma değil, aynı zamanda Suriye’nin birliği ve Türkiye ile ilişkilerin yeniden güçlenmesi açısından da hayati rol oynadığını belirtti.

Suriye’nin coğrafyasından kaçamayacağını söyleyen İdlibi, bölgesel aktörlerle ortaklığın önemine dikkat çekti. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkinin sadece sınır komşuluğu değil, yüzyıllara dayanan tarihî bağlara dayandığını söyledi. Ailesinin Osmanlı’nın güney sınırlarını korumak için Halep’e yerleştiğini belirten İdlibi, bu ortak tarihin ikili ilişkiler için güçlü bir zemin sunduğunu ifade etti.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış