Antalya’da Muratpaşa ilçesi sonlarında bulunan 5 yıldızlı iki otelin tesislerinde konaklayan müşterilerinin denize ulaşımını kolaylaştırmak emeliyle sit alanı içerisinde bulunan falezlerde açtığı bâtın tünellerle ilgili inceleme başlatıldı.
Tünellerin 2014 ve 2024 yıllarında iki sefer Muratpaşa Belediyesi tarafından mühürlenerek kapatıldığı, belediyenin bahisle ilgili bölgede gerekli incelemeleri yapacağı öğrenildi.
“ÇOK SUÇSUZ DEĞİL”
Tünellerin yıllardır birçok kesim tarafından bilindiğini lakin otellerde konaklayan konuklar tarafından imajların internette paylaşılmasının akabinde ortaya çıktığını söyleyen Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Kısmı’ndan Prof. Dr. Nihat Dipova, “Antalyalılar ve turistler falezlerden denize girmek istiyor. Bunun sağlanması içinde merdiven, asansör yahut tünel yapmak lazım. Yalnızca tüneller değil, asansörlerde hem görsel kirlilik açısından hem de tabiata verdiği ziyan açısından çok suçsuz değildir. Bu tünel konusu Antalya’da birçok kişi biliyor ancak asıl imgelerin ortaya çıkması otel konuklarının müşterilerinin imajlar çekip bunu internette paylaşmaları sonucu ortaya çıktı. Tüm detayları ve ayrıntıları ile Antalyalılar bunu görmüş oldu.” dedi.
“KAYBETME RİSKİNE KATLANAMAYIZ”
Falezlerin Antalya’nın simgelerinden birisi olduğunu ve mevzunun tüm bölümler tarafından tartışılması gerektiğinin altını çizen Dipova, şunları kaydetti:
“Bunun tartışmaya açılması gerekir. Antalyalılar, sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları bu mevzuyu önyargısız olarak masaya yatırmalı. Getirisi, götürüsü, ziyanları nedir. Antalya Falezleri bilindiği üzere Antalya’nın en değerli simge kıymeti ve bu simge kıymeti kaybetme riskine katlanamayız. Beşerler elbette falezlerden denize girmek istiyorlar, lakin özgürlüğümüzü bu talebimizi yerine getirmek için şayet Antalya’nın simge kıymetine ziyan veriyorsak, bu geri dönüşü olmayan ziyanlara yol açıyorsa hem görsel hem de doğal yapısının bozulması olarak bunu önemli bir biçimde tartışmamız gerekiyor.”
“FALEZLERİN HOŞLUĞU PROSESLERİNDE GİZLİDİR”
Falezlerin yapılaşma nedeniyle de önemli risk altında olduğuna değinen Prof. Dr. Nihat Dipova, “Her inşaat doğal yapıda bir değişime sebep olur. Bir yere bir asansör yahut tünel yapmak istiyorsanız, o yapınızı birinci evvel güvenliğe almak lazım. Bunun içinde beton dökülüp çelik yapı yapılması gerekir. Bunlarda bir ölçü ziyan vererek doğal yapıyı bozar. Daha kıymetlisi görsel olarak biz falezlerin önünü, doğal yapıyı örtmüş oluruz. Falezlerin hoşluğu doğal proseslerinde saklıdır. Birçok kırıklar, kaya kopmaları, mağaralar vardır. Bunların hepsi aslında Antalya falezlerinde bu doğal hoşluğunu kazandıran doğal proseslerdir. Bunları göçme tehlikesi olarak da görmemek lazım. Göçme tehlikesi aslında biz falezlere fazla yaklaştığımız için bize tesirleri manasına geliyor.” diye konuştu.
“JEOLOJİK MİRAS OLARAK KORUNMASI GEREKİR”
Falezlerin bilhassa kış aylarında sert dalgalara ve fırtınalara maruz kaldığını söyleyen Dipova, şöyle devam etti:
“Yaptığımız mühendislik yapılarının dalga ve fırtınaya açık bir kıyıda kendinin de göçme riski var. Bir fırtına periyodunda Antalya’da dalgaların falezleri aştığını biliyoruz. Hatta bu kıyıdaki yapıların bir kısmında hasarlarda gerçekleşti. Bu insan sıhhatine direkt ziyan verebilecek hususlar. Yani birbirini etkileyen, tetikleyen bir meseleler zinciri haline geliyor. Masa başında bunların tartışılması gerekiyor. Antalya Falezleri evvelce sit alanı diye bilinen şu anda kesin korunacak hassas alan olarak müdafaa altına alınmış bir alan olarak biliniyor. Fakat bunun istisnaları da var. Birtakım bölgeler hiç alınmamış. Kimi bölgeler sonradan kapsam dışına çıkarılmış. Bütün falezlerin bir jeolojik miras olarak muhakkak korunması gerekiyor. Üzerinde yaşayan bir habitat da var. Bu bölgenin en büyük mağara sürüsü biraz ilerimizde bir mağarada yaşıyor. Üzerindeki kuşlar, bitkiler bunları da hesaba kattığımızda orada çok kıymetli bir habitat var.”
