Bilecik’te, Osmanlı Devleti’nin temellerinin atıldığı topraklarda, günümüzden yaklaşık 7 yüzyıl öncesine ait akademik ve tarihi incelemelerle oluşturulan tariflerle hazırlanan Osmanlı şerbetinin tescil işlemleri son aşamaya geldi.
Osmanlı döneminde Ramazan ayının vazgeçilmez içeceği olan şerbet, nar çiçeği başta olmak üzere tarçın, zencefil, kızılcık şerbeti, kurutulmuş meyveler ve yaklaşık kırk çeşit baharat ile organik aromalar kullanılarak, tamamen el işçiliğiyle ve katkı maddesi olmadan, asırlık tarifine uygun olarak Bilecik Pir Edebali Üniversitesi Beslenme Bölümü uzmanları ve öğrencileri tarafından yaklaşık yarım gün süren bir çalışmayla hazırlanıyor.
700 YILLIK TARİFE SADIK KALINARAK ÜRETİLİYOR
Şeyh Edebali Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Besin İşletme Bölümü öğretim görevlisi Mesut Kaplan, Bilecik’te Osmanlı şerbetinin, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklarda 700 yıllık tarifiyle birebir aynı şekilde yapıldığını belirtti.
Kaplan, “Şerbet tüketimi genellikle Osmanlı döneminde, tıpkı günümüzde çay gibi, gazlı veya gazsız içecekler gibi her gün yaygın olarak tüketilen bir içecekti. Özellikle ramazan aylarında farklı şerbetlerin tüketimi en üst seviyedeydi. İftar sonrasında vücudun ihtiyaç duyduğu şekeri ve diğer antioksidan özellikli bileşenleri karşılamak için önemliydi ve tüketimi çok yaygındı. Günümüzde sadece Ramazan ayına özgü gibi düşünülse de, aslında her gün tüketilebilen bir içecektir. Osmanlı’da yeme alışkanlıkları günümüzdeki gibi değildi. Sabah erken saatlerde doyurucu bir kahvaltı yapılırdı ve bir de gün batımında yemek yenirdi. Öğle yemeği genellikle yoktu, ikindi vakti şerbetler ve kurutulmuş meyvelerle yetinilerek vücudun ihtiyaç duyduğu enerji sağlanırdı ve insanlar daha sağlıklı beslenirdi. Bu nedenle şerbet, yaşam felsefesi ve kültürümüzde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur” şeklinde konuştu.
Kaplan açıklamasına şöyle devam etti: “Şerbet kültürü, Osmanlı Devleti’nde kuruluşundan itibaren sürekli devam etmiştir. Özellikle saray mutfağında atalarına olan bağlılıktan dolayı Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi döneminden beri sürdürülmekteydi ve daha da geliştirilmişti. Biz de bu geleneği yaşatmaya çalışıyoruz. Bu ürünün tescilini alıyoruz. Hem coğrafi işaret tescili hem de geleneksel adının korunması için çalışmalar yürütüyoruz ve bu kültürün devamlılığını sağlama konusunda da gayret gösteriyoruz.” dedi.
Şeyh Edebali Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Besin İşletme Bölümü öğretim görevlisi Mesut Kaplan, son olarak “Osmanlı’dan miras kalan Osmanlı şerbetinin geleneksel adının tescili için başvurumuzu yaptık ve bu konudaki çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.
Ayrıca, Mesut Kaplan’a şerbet yapımında Besin Kalite Kontrol Analizi Bölümü 1. sınıf öğrencileri Çağla Kılıç ve Reyhan Parıltı Demir yardımcı oldu.
