Semih Saygıner’den Bilardo İtirafları: 45 Yıl Sonra Bile Meczup Gibi Çalışıyorum

5 Dakika Okuma

Profesyonel Bilardo Turnuvası’nda Lütfi Çenet’i yenerek dünya şampiyonluğuna ulaşan Semih Saygıner, dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Öncelikle PBA finalinde iki Türk bilardocunun yarışmasının bir ilk olduğunu ve turnuvayla ilgili konuşan Saygıner, “Sezonun başlangıcından bu yana 8 büyük turnuvada mücadele ettik. Bunlar 128 kişilik turnuvalar ve öncesinde PBA rüya etapları elemeleri bulunuyor. Yani aslında binlerce yarışmacının katıldığı bir organizasyon bu. 8 turnuva sonucunda ilk 32’ye giren kişi bu Dünya Şampiyonası’nda yarışma hakkını kazanıyor. Biz de Türkiye’den gelen sporcular olarak Murat Naci Çoklu, Murat Haşhaş, Lütfi Çenet ve ben bu 32’ye kalmayı başardık. Lütfi alttan farklı bir koldan, ben ise diğer bir koldan geldim. Grupta da çok iyi bir performans gösterdi. Heyecan verici bir turnuvaydı ikimiz için de. İkimiz de başarıya ulaşsaydık iki Türk finalde karşılaşacaktı. O da maç kaybetmedi, ben de maç kaybetmedim, finalde karşılaştık. Böyle bir ilki deneyimledik. Herhangi bir resmi turnuvada iki Türk sporcunun final oynadığı daha önce olmuş mu bilmiyorum. Ben çok mutlu oldum. Bilardo sever, spor sever biri olarak, ülkesini seven biri olarak izliyorsunuz ve diyorsunuz ki, ‘Türk kupayı kazanacak’. Bu çok rahatlatıcı bir duygu. Ancak yarışan biri olarak zafer elde etmek, çaba göstermek çok doğal bir şey. Kazanan taraf ben oldum. Elbette çok mutlu oldum fakat Lütfi de harika bir performans sergiledi” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN BİLARDODA BAŞARILI OLMASI BENİ MUTLU EDİYOR”

Türkiye’deki bilardo oyuncularının gelişimine dair değerlendirme yapan ve birden fazla kuşağa yol gösterdiği için memnuniyet duyduğunu belirten milli bilardocu, “Gelişimin sonu yok. Günümüzde gençlerde Burak Haşhaş, Seymen Özbaş, Denizcan Akkoca gibi arkadaşlarımız Avrupa şampiyonlukları kazandı. Yani bir nesil var. Ondan önce de Tayfun Taşdemir, Murat Naci Çoklu, Adnan Yüksel, Yılmaz Özcan gibi kupa kazanmış oyuncuların olduğu bir nesil var. Dolayısıyla birkaç nesle dokunmuşluğum ve aynı zamanda öncülük etmişliğim var. ‘Şuradan vur’ şeklinde bir öğretmenlikten bahsetmiyorum. Cesaretlendirmek, onların da yapabileceğini göstermek de önemli bir şeydir bence. Bunu da doğru yaptığımı düşünüyorum. Türkiye’nin bu alanda bu denli başarılı olması beni çok mutlu ediyor. Geleceğin daha da parlak olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

fIgiIkibLkerhLatz VniQ

“ŞAMPİYONLUKLA ÜÇÜNCÜLÜK ÇOK YAKIN”

Berkay Karakurt ve Ufuk Kapusız’dan oluşan milli takımın 3 Bant Bilardo Milli Takımlar Dünya Şampiyonası’nda bronz madalya kazanmasını da değerlendiren Saygıner, “Başarı denilince illa birinci olmak gerektiğini zannediyoruz. Sporda kazanmakla kaybetmek yakın, birbirine zıt duruyorlar. Bu nedenle üçüncülük de bence çok önemli bir başarı. Tabii ki gönül ister ki şampiyon olalım. Fakat şampiyonlukla üçüncülük aslında o kadar yakın ki bazı küçük detaylarla bunu kaybedebiliyorsunuz. Biz zannediyoruz ki yarı finalde Türkiye yenilince sanki futbolda 15-0 yenilmiş gibi algılıyoruz, utanmamız gereken bir durummuş gibi. Kıl payı elde edilemeyen bir şeyden bahsediyoruz. O yüzden ben Berkay Karakurt’u da Ufuk Kapusız’ı da tebrik ediyorum. Çok güzel bir turnuva geçirdiler bence” şeklinde konuştu.

“BİLARDOYA BAŞLAYALI 45 YILI GEÇTİ, HALA DELİ GİBİ ÇALIŞIYORUM”

Bilardoda kendisini geliştirmek isteyen sporcuların mutlaka çok çalışması gerektiğini de vurgulayan 60 yaşındaki milli bilardocu, “Şu düşüncenin insanlarda yerleşmesi lazım; bizler çok özel insanlar değiliz, bizler çalışkanız. En övündüğüm özelliğim; ben çalışkanım. Hangi konuda kendimi geliştirmem gerekiyorsa elimi taşın altına koyarım, çalışırım. Başarısızlıklarımla yüzleşirim. Hatta yakın çevremde arkadaşlarım varsa onların başarısız oldukları, hatalı oldukları şeyleri de olması gerektiği şekilde anlatırım. Dolayısıyla yol kat ederim. Bir bilardocu, ‘Nasıl başarılı olabilirim, nasıl Semih Saygıner gibi olabilirim?’ diyorsa bunun bir tane yolu var; çok çalışacaksın. Zannediliyor ki bizim genetik kodlarımızda var bu. Hiç çalışmamışız, Allah vergisi bir yetenek var, alıyoruz ıstakayı elimize, ittirmiyoruz bile. Öyle bir şey değil bu. Çok çalışıyoruz. Bilardoya başlayalı 45 yılı geçti, hala deli gibi çalışıyorum. İnsan gelişmekten, çalışmaktan, kendini ve hayatını ileriye götürmekten, yaşam enerjisi kazanmaktan nasıl vazgeçebilir? Yaşam enerjisi ancak gelişirsen olur. Eğer bir yaşam enerjinizin oluşmasını istiyorsanız ve bunu yaptığınız işe, spora yansıtmak istiyorsanız önce bu düşünceyle hareket etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış