Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Terör illetini bu milletin üzerinden tümüyle atmak için gayret göstereceğiz. Terörün kasvetli ve acımasız etkisinin ülkemizden ve coğrafyamızdan silindiği o güvenli, umutlu günleri hep birlikte yaşayacağız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İftar Programı’nda çeşitli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Kadınlar Günü’nü kendi adıma ve eşim adına kutluyorum. Filistin’de, Suriye’de, Yemen’de, Afrika’da, Asya’da, Türkistan’da ve gönül coğrafyamızın çeşitli bölgelerinde yaşam mücadelesi veren tüm kadınlara, tüm annelere buradan bir kez daha destek mesajlarımızı iletiyorum. Gazze’nin cesur kadınlarını ülkemdeki tüm kadınlar adına saygıyla selamlıyorum. Şehit annelerimize ve metanetli eşlerine sabırlar diliyorum. Bugüne dek onlara nasıl utanç yaşatmadıysak bundan sonra da şehitlerimizin kahraman annelerine ve eşlerine utanç yaşatmayacak, terör illetini bu milletin üzerinden tümüyle atmak için gayret göstereceğiz. Terörün kasvetli ve acımasız etkisinin ülkemizden ve coğrafyamızdan silindiği o güvenli, umutlu günleri hep birlikte yaşayacağız. Tüm kadın şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ne kadar zorluğa göğüs gerip bu vatan için ahlaklı evlatlar yetiştiren tüm annelerimizin ellerinden öpüyorum. AK Partisi bünyesinde çeyrek asırdır birlikte çalıştığım partimizin kadın kollarını da hürmetle selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
“Kadınlara yönelik çalışmalarımız aynı özenle devam ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Bizim inanç değerlerimize göre kadın toplumun temelidir. Geçmişimize baktığımızda dönüm noktalarımızda daima kadınlarımızın yer aldığını görürüz. Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Kara Fatmalar, Binbaşı Ayşeler ve daha niceleri kimi zaman cephe gerisinde kimi zaman en ön safta bu millet için hayatlarını feda ettiler. Kadınlar zor zamanlarda gösterdikleri kararlı duruşlarıyla, medeniyetimize yaptıkları benzersiz katkılarıyla evlerimizde huzurun, vatanımızda birliğin, milletimizin bireyleri arasında dayanışmanın güvencesi oldular. Ne 15 asırlık İslam tarihinin ne de binlerce yıllık Türk tarihinin kadınları yok sayarak yazılması mümkün değildir. Hazreti Hatice validemiz ve Hazreti Ayşe annelerimiz İslam medeniyetinin birer yol göstericisi olarak isimlerini mümin gönüllere kazımışlardır. Batı’da kadın hakları henüz konuşulmazken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmen çalışma hayatında yer almaya başlamışlardır. Kadınlara devlet memurluğunda görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir. Batı’dan dahi önce kadınlar ülkemizde 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Her ne kadar bu hakkın kullanımında özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkana sahip olunmuştur. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önünü açmaya, haklarını vermeye çalıştık. Kadınlarla ilgili attığımız adımları kısaca hatırlatmak istiyorum. 2003’te Aile Mahkemeleri’ni kurduk. Yeni İş Kanunu ile işçi işveren ilişkilerinde cinsiyet ayrımcılığına son verdik. 2004’te Anayasa’nın 10. maddesine yaptığımız eklemelerle kadın erkek eşitliğini güvence altına aldık. Nüfusu 50 bini aşan belediyelere kadın ve çocuklar için sığınma evi açma zorunluluğu getirdik. 2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlarımıza doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık. Eğitimde, iş hayatında fırsat eşitliğini tam ve gerçek anlamda sağlamak üzere ülkemiz için bir utanç kaynağı olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık. Böylelikle kadınların seçilme ve çalışma haklarını da özgürce kullanmasını sağladık. 2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık. 2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık. Kadınların ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının önüne geçtik. 2014’te cinsel suçlarıncezaları önemli ölçüde yükselttik. 2016’da Vergi Kanunu’nda yaptığımız değişikliklerde doğum, annelik-babalık, evlat edinme gibi durumlarda kadınların haklarını genişlettik. 2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını başlattık. 2020’de aile içi şiddetle ilgili uzmanlık mahkemeleri kurduk. 2022’de kadına karşı suçların cezasını artırdık, caydırıcılığı artırdık. Kadınlara yönelik çalışmalarımız aynı özenle devam ediyor. Bugün yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Uyum Kurulları’nı oluşturduk. Yeni kurullarımız ile kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
“CHP kadın karşıtı bir partidir”
“Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi hakkındaki iddialarının hiçbir dayanağı bulunmuyor. Kadıköy Belediyesi’nde belediye meclis üyesi, AK Partili kadın arkadaşımızın sözünü kestiler, aşağıladılar ve Meclis Başkanı da kalkıp tıpkı ABD’de olduğu gibi ‘o kadını dışarı atın’ diyebildi” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis kürsüsünden nutuk atanlara da şunu öneriyoruz; eğer gerçekten kadına yönelik şiddetle mücadele etmek istiyorsanız, öncelikle parti teşkilatlarınızı ve yönettiğiniz belediyeleri içten içe çökerten taciz, tecavüz ve ahlaksızlık olaylarına bir çözüm bulun. Kadına yönelik şiddete karşı farkındalığı artırmaya kendi belediyelerinizden başlayın. Ana muhalefet partisinin genel başkanı kadın düşmanı arıyorsa etrafa saldırmasın önce aynaya baksın, partisinin kötü geçmişiyle yüzleşsin sonra da çıkıp yıllarca mağduriyetine neden oldukları başörtülü kadınlardan özür dilesin. Meclis üyesi hanım kardeşimize yapılan saygısızlık ve faşizm 28 Şubat zihniyetinin CHP’de hala devam ettiğini göstermiştir. Kadınlara had bildirme terbiyesizliği bir CHP alışkanlığıdır. CHP kadın karşıtı bir partidir. CHP faşist kaba bir siyasi oluşumdur. Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını örtbas etmeye zaman harcadıkça daha çok kendini komik duruma düşürür. Biz doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Konya’da başıboş köpeklerin saldırısı sonucu yaşamını yitiren 2 yaşındaki Rana’ya rahmet dileyerek, “Böylesine bir vahşetin 2025 Türkiye’sinde yaşanmasının hiçbir açıklaması olamaz. Muhalefetin ve örgütlenmiş bazı yapıların tüm engellemelerine rağmen sahipsiz köpek sorununu çözmek amacıyla ağustos ayında çıkardığımız yasanın uygulanmasını sağlamak için de kararlı adımlar atıyoruz. Büyüyen bu sorunun çözümü noktasında muhalif, iktidar ayrımı yapmaksızın tüm yerel yönetimlerin işbirliği içinde çalışması gerekiyor. Ne yazık ki muhalefet kanadında yasaya karşı direnç devam ediyor. Bunun da üstesinden geleceğiz. Hepimizin yüreğini yakan dünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış ve ayrıca müfettişlerimiz görevlendirilmiştir. Rana yavrumuza Yüce Allah’tan rahmet diliyorum” dedi. – İSTANBUL