

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Terörden Arındırılmış Türkiye sürecine dair açıklamalarda bulundu.
Bahçeli, açıklamasında, “Terörden arındırılmış bir Türkiye amacı, tarihin ve coğrafyanın huzurla damgalanması, umutla duyurulması, barış ve kardeşlik anlayışıyla donatılmış hale gelmesidir. On yıllardır ulusumuzun başına bela olan dehşetli felaketin nihayetinde sonu görünmüştür.” şeklinde konuştu.
Silahlı çatışma döneminin sona ermek üzere olduğunu belirten Bahçeli, “Sosyal, siyasi, ekonomik, güvenlik, toplumsal yükü ile birlikte insani ve ahlaki kayıp ve mağduriyetleri yüksek seviyelere ulaşan silahlı çatışma ve ihanet devri kapanmak üzeredir. Ayrıca başka bir seçenek ya da öne sürülebilecek bir gerekçeden söz edilemeyeceği gibi ayrılıkçı terörü haklı gösterebilecek hiçbir düşünce ya da hedeften bahis açılamayacaktır. Siyaset ve demokrasi yaşamına düşen terör gölgesine artık sabır ve hoşgörü göstermek mümkün değildir. Türk ulusu dış ve iç kaynaklı baskı ve dayatmalara müsamaha göstermeyecek, risk ve tehditlerin daralan kuşatmasına sıkışıp kalmayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, açıklamasına şu şekilde devam etti.
“Terörle demokrasi, silahla siyaset, kaosla huzur, bölünmeyle birlik ve beraberlik arasında güvenilir bir sığınak, ortak bir nokta bulunmamaktadır.
Değerli ulusumuz, olumsuz ve uğursuz kaderini yenmek için kutsal irade ve inancıyla harekettedir.
Geçmişte kalan 41 yıllık terör ve bölücülük mirası, birlik içinde, ortak aklın olanaklarıyla, elbette samimi, gerçek, sabırlı, içten ve güven uyandıran girişimlerle ortadan kaldırılacaktır.
Terörün kanlı izleri silinirken, kalıntıları ve tortuları da tamamen temizlenip atılacaktır.
Herhangi bir aksilik yaşanmaması, yanlış anlamaların ortaya çıkmaması, hassasiyet düzeyi fazlasıyla yüksek olan iyimser gelişmelerin sekteye uğramaması/uğratılmaması hususunda son derece dikkat, sorumluluk, özen ve tetikte olmak gerekmektedir.
Önümüzde göz ardı edilmesi ve çiğnenmesi düşünülemeyecek değerli bir fırsat bulunmaktadır.
Bu fırsat aynı zamanda kuruntulara kapılmadan ortak anlayış, aydınlık ve sezgi ile sağlanmalı ve güvence altına alınmalıdır.
DEM Parti’nin aklıselim, soğukkanlı, samimi açıklamalarının yanı sıra dengeli ve istikrarlı adımlarını koruma çabası sonucunda, Türkiye partisi olmasının da yolu açılacaktır.
27 Şubat İmralı daveti, PKK terör örgütüyle birlikte diğer tüm uzantı ve grupları açıkça bağlamaktadır.
YPG’nin ve benzeri terörist oluşumların söz konusu davetten muaf ve ayrı tutulduklarını savunmaları, aykırı ses çıkaranların bu temelsiz görüşü planlı bir şekilde paylaşmaları, örgütsel ve kurucu liderliğin doğasıyla tamamen çelişkilidir.
Terör örgütünü kuranın, fesihini istemesi gerekmektedir.
Bunun dışında zaman kazanmaya çalışmak, ortamı karıştırmak, süregelen olumlu gündemi bozmak ve tahrik edici nitelikte bahaneler üretmek, siyasi ve yasal düzenleme taleplerini zorlaştırmak gaflettir.
Özellikle melezleşmiş bir ulus yapısını empoze etmenin peşine düşenler, yürürlükteki Anayasa’da ifadesini bulan Türk vatandaşlığı tanımını saygısızca ve önceden verilmiş kararlarla tartışmaya açanlar terörsüz Türkiye seferberliğinin kesintiye uğraması hayalini kuran fırsatçılardır.
Gerçekçi ve geniş bir zeminde söz konusu seferberliğin sonuçlanması halinde kazanacak olan, bununla kalmayıp ortaya çıkacak muazzam barış ve mutluluk ortamından dolayı gururlanması kaçınılmaz olan elbette ortak kader paydasında buluşan herkestir.
Bizim gözümüzde herkes Türkiye’dir, milletin tamamıdır.
Toplumsal vicdan, terörün kalıcı ve kesin bir biçimde sona ermesinden veya bitirilmesinden yana kesin bir tutum sergilemektedir.
Bu amacın en kısa sürede yerine getirilmesi ve uygulanması konusunda en ufak bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Zamanın ve zeminin konjonktürel değişimlerinden yararlanarak söz konusu ağır sorunun uzamasına, ihmal edilmesine, hatta sabote edilerek alışılmadık ve tuhaf seslerin çıkmasına hizmet edenler, hesabını veremeyecekleri bir sorumluluk altındadır.
Türkiye’miz siyasi uzlaşmave toplumsal yardımlaşmayla terörün olmadığı bir geleceği kurma ve canlandırma amacındadır.
Şüphe yok ki terör, kapsamlı ve yıkıcı bir insanlık yanlışlığıdır.
Terör, insancıl değerlere ve emanetlere saygısızlıktır.
Türk ulusu terörle yaşamaya ne mahkûm, ne zorunlu, ne de layıktır.
PKK terör örgütü ve bağlantılı gruplar derhal ve koşulsuz olarak silahlarını bırakmalı, hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir.
Ateşkes duyurusu gerçek, istikrarlı ve yerinde bir duyuru değildir.
Çünkü ateşkes düzeninden söz edebilmek için eşit ve egemen güçlerin karşılıklı ilişki ve gayretine tanık olan ahlaki, mantıki, yasal ve hukuki bir ortamın varlığı kesinlikle yoktur.
Bunun tam tersine, yapılacak her öneri, söylenecek her söz tek taraflı bir oyalama ve boşunadır.
Küresel siyaset ve stratejik ilişkilerin pek çok sarsıcı gelişmeye gebe olduğu bir dönemde terör örgütünün tüm kolları ve temaslarıyla silah bırakması vazgeçilemez bir gerekliliktir.
Jeopolitik kırılmaların tehlikeli biçimde zemin bulduğu şu anki dünya manzarasında ulusal birlik ve dayanışma ruhunun işlerliğine ve etkisine üst düzeyde ihtiyaç vardır.
Bölücü terör örgütü, kurucu liderliğin 27 Şubat çağrısına uygun davranıp hiçbir şart öne sürmeksizin silahla yollarını ayırmalı ve örgütsel varlığını sona erdirmelidir.
Bunun haricinde hiçbir hareket, hayal ve geciktirme çabası masum ve kabul edilebilir görülmeyecektir.
Anayasa’da kesin hüküm olan Türk vatandaşlığı tanımı etrafında giderek belirginleşen, sürekli yükselen tehlikeli ve rahatsız edici tartışmaların söz ve düşünce özgürlüğünden ziyade yıkıcı ve zehirleyici etkisi vardır ve bu art niyetli karmaşanın ivedilikle sonlandırılması samimi beklentimizdir.
Bölgesel nitelikteki karışıklık unsurları son derece etkin ve faaldir.
Suriye’nin Lazkiye ve Tartus şehirlerinde yaşanan üzücü çatışmalar yayılma belirtisi göstermektedir.
Dış bağlantılı etnik ve mezhebi kışkırtmaların bir yandan ülkemiz diğer yandan komşu ülkeler aleyhine geniş çaplı olarak planlandığı anlaşılmaktadır.
Derin ve kontrolsüz bir kriz tuzağına bilinçsiz ve umursamaz zihniyetler tarafından sürüklenmek istenen küresel ve bölgesel sistem, her türlü sorun ve kaosa açıktır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan baskın ve kapsayıcı uluslararası düzen, ölümcül darbelerle ortadan kalkmanın eşiğindedir.
Buna karşın adalet, eşitlik, hakkaniyet ve onur ilkelerine saygılı bir dünyanın kurulup kurulamayacağı, siyasi ve stratejik yol haritasının ne zaman belirleneceği, demokrasi ve hukuk alanında görülen kontrolsüz düzensizliğin ve dağılmanın nasıl düzeltileceği her insanı, her milleti, her ülkeyi yakından ilgilendiren ortak bir derttir.
İç huzur ve barış ortamını kardeşlik kültürüyle güçlendirmiş, ulusal gururla sağlamlaştırmış Türkiye’nin gücüne güç katacağı, küresel ve bölgesel tehditlere karşı ilave ve sürekli direnç göstereceği kesindir.
Türk ve Türkiye Yüzyılı, huzur ve barışın yüzyılıdır.
Türk ve Türkiye Yüzyılı, dünya sarsılırken ulusal güvencenin yüzyılı, bin yıllık kardeşlik hukukunun gurur kaynağı, doğudan batıya, kuzeyden güneye aziz milletimizin gönül coşkusu ve güç gösterisidir.
Bu sebeple İmralı tarafından 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan tarihi çağrıya PKK’yla birlikte diğer bağlantılı ve ilişkili durumdaki örgütlerin uyum ve bağlılığı zorunludur.
Terörsüz Türkiye hedefi derhal gerçekleşmeli, terör hayatımızdan kökten sökülüp atılmalıdır.
Aksi takdirde elinde yasa dışı silah taşıyan kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir. ”