
Sanatçı Edip Akbayram, geçmiş aylarda yakalandığı akciğer iltihabı sonucu kaldırıldığı sağlık kuruluşunda 2 Mart akşamı hayata gözlerini yumdu. Akbayram’ın son mülakatı, geçen sene 19 Aralık’ta Antalya’da belgesel sinema direktörü Serkan Koç tarafından kaydedilmişti.
“SANAT, ORTAK PAYLAŞIMDIR”
Hayatındaki önemli değişimleri ve hatıralarını dile getiren Edip Akbayram, “Ben, alelade bir insan gibi hayat sürüyorum. Ben, sanatçı kimliğimin ötesinde, toplumun ahenkli sesiyim. Sanatı halk için icra ediyor, yaşadığım yerdeki insanların dertlerini sözlere döküyorum. Dünyanın en iyi müzisyeni olsanız dahi, bir odanın içinde şarkı söylediğinizde bu bir amaca hizmet etmiyorsa buna sanat denilemez. Sanat müşterek paylaşımdır, dürüstlüktür, güzelliktir, ümittir. Ben senelerdir bunu yapmaya gayret ediyorum” şeklinde konuştu.

“SANATÇI, GÜNDELİK YAŞAMDAN ESİNLENEN KİŞİDİR”
Tüm bestelerinde ezilen insanların yanında yer aldığını, şarkılarını onlara adadığını vurgulayan Akbayram, “Emek, en yüce değerdir. İşçi eli öpülmeye layık insandır. Sanatçı, günlük hayattan ilham alan kişidir. Bazen bir aşkı paylaşırsınız, kızgınlığı dile getirirsiniz, bir nefreti bestelerinizle ifade edersiniz. İçinde yaşadığımız toplumla birlikte varız. Uzun yıllardır yaşadığım coğrafyada seslendirdiğim şarkılarla çalışanların, emeklilerin, üniversite öğrencilerinin, atanamayan öğretmenlerin sesi olmaya çabaladım. Çabalamaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
Geçen yıl 8 farklı ülkede sahne aldığını belirten Akbayram, “Ziyaret ettiğim şehirlerde gözlemlediğim manzara, dünyanın kirlendiğini gösterdi. Bu kirlilikten güzel memleketim de etkileniyor. Biz eskiden öyle bir toplumduk ki, düşeni yerden kaldırır, ona yardım ederdik. Şimdilerde düşene tekme atan bir topluma dönüştük. Bu sadece ülkeme özgü bir durum değil, global ölçekte yaşanan yozlaşmanın bir yansımasıdır” dedi.

“MEMLEKETİMİN GÜNEŞİNE FEDA OLURUM”
İnsan ruhu için doğanın önemine değinen Akbayram, “Paris’teki bir otel penceresinden bakınca gri, dumanlı bir hava görünüyor. Metronun önündeki insanların yüzlerinde yorgunluk gibi ifadeler seçiyorum. Londra’da da benzer bir atmosfer var. Londra’da hiç güneşli bir havaya rastlamadım. Belçika da öyle, Hollanda da. Sonunda içimden ‘Memleketimin güneşine feda olurum ben’ dedim. O duygular bana bu sözleri söyletti. Cennet gibi bir ülkede yaşamamıza rağmen, bu ülkeye ihanet ediyoruz” şeklinde konuştu.